| harika bir fırsat. | Open Subtitles | إنها فرصة رائعة للتعرف والتحدث إلى أطباء آخرين |
| Bu yönden bakma. Bu mükemmel bir fırsat. | Open Subtitles | لا تنظري للأمر بهذه الطريقة انها فرصة رائعة |
| Bugün çok büyük bir fırsat var -- ve en çok bunu önemsiyorum -- | TED | وهذه فرصة رائعة تلك التي نملكها اليوم وهذا ما اهتم به حقاً في حياتي |
| Artık Globodyne'da çalışmamı gerektirmeyen çok güzel bir fırsat çıktı önüme. | Open Subtitles | لقد تبين أن فرصة رائعة جداً قد ظهرت... . مناسبة لي... |
| müthiş bir fırsat geçti elime bu sayede Peru ormanlarını inceleyebileceğim | Open Subtitles | أمامى فرصة رائعة لعمل الابحاث فى غابة بيرو |
| Önümüzdeki on yıl ve sonrasında hastalıklardan kurtulmak amacıyla iş birliği yapmak ve yeni bir sistem kurmak için inanılmaz bir fırsat var. | TED | هناك فرصة رائعة للعمل معًا لإنشاء نظام جديد للتخلص من الأمراض خلال العقد التالي وما يليه. |
| Burası saklanmak için harika bir yer. Bir servet kazanabiliriz. | Open Subtitles | . لدينا فرصة رائعة هنا . يمكننا أن نجنى ثروة |
| Teklif ettiğiniz olağanüstü bir fırsat. | Open Subtitles | هذه فرصة رائعة التي تعرضينها علينا. |
| Ona göre bu kaza şu spor şeylerinden yırtmak için harika bir fırsat. | Open Subtitles | إنها تظن بأن هذا الحادث فرصة رائعة للتهرب من هذه الشئ الرياضي |
| Yani benim bu işim harika bir fırsat. | Open Subtitles | لذلك حصولي على هذه الوظيفه يعتبر فرصة رائعة |
| Çocuklarınıza biraz fen bilgisi öğretmek için harika bir fırsat. | Open Subtitles | "إنّها فرصة رائعة للتحايل على أبنائكم ليتعلّموا قليلاً من العلم" |
| Değişik yaş kitlelerine hitap etmemiz ve.... ...şirketin genişlemesi için mükemmel bir fırsat. | Open Subtitles | إنه فرصة رائعة لتنفيذ سياسة جديدة ومساعدة الشركة للنمو التصاعدي |
| Ben olsam bunu küçük bir burun ayarlaması için mükemmel bir fırsat olarak görürdüm | Open Subtitles | اعتقد أنه فرصة رائعة لتعديل بسيط في مستوى التفاخر لديك |
| İşte bu, bütün öfkenin altındaki her şeyi atabilmen için mükemmel bir fırsat. | Open Subtitles | لكن هذه فرصة رائعة لمعرفة ما تحت غضبك هذا |
| Senin için büyük bir fırsat olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | صدقني, أنا أعرف ــ أنا أعرف أنها فرصة رائعة من أجلك |
| Bu büyük bir fırsat, Dylan. GQ dergisinin sanat direktörü. Büyük lig demektir bu. | Open Subtitles | إنها فرصة رائعة يا ديلين رئيس قسم الفنون في مجلة الجي كيو , إنها قفزة كبيرة |
| Sevdiğini alıp kapıdan çıkarmak için ne güzel bir fırsat. | Open Subtitles | يا لها من فرصة رائعة بالنسبة لك لخطف انظار الاجمل بينهم |
| Bunu ailenle geçirebilecek güzel bir fırsat olarak değerlendirebilirsin. | Open Subtitles | انظري للامر على انه فرصة رائعة لتقضي بعض الوقت مع عائلتك |
| Sana burada müthiş bir fırsat tanıdık... ama açıkça görüyorum ki, sen bu işi küçümsüyor... yapılması gerekenleri yapmıyor... | Open Subtitles | تعرف, اعطيناك فرصة رائعة هنا لكن من الواضح لي انك تعتقد انك افضل من الوظيفة انت لا تريد دفع رسومك |
| Gideceğin günü iple çekmiyorum ama bu müthiş bir fırsat ve değerlendirmen gerek. | Open Subtitles | حسنًا، لا أتطلع إليه ولكنها فرصة رائعة وأنتِ بحاجة إلى استغلالها |
| Bu iş, inanılmaz bir fırsat. Sizi memnun etmek için elimden geleni yapacağım. | Open Subtitles | أنها تبدو فرصة رائعة سوف أبذل جهدى لإسعادك |
| Farkettim ki,bu oldukça geleneksel olmayan bir rica,efendim,... .ama inanılmaz bir fırsat.. | Open Subtitles | أعرف أنه طلب صعب لكنها فرصة رائعة بالحقيقة إنه يريدني بدء العمل اليوم |
| Bunun sizinle zaman geçirmek için harika bir yol olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنها فرصة رائعة لأقضي بعض الوقت مع أطفالي |
| Bu, Kevin için olağanüstü bir fırsat. | Open Subtitles | إنها فرصة رائعة لكيفين |