Bence eğer Tanrı onlara ikinci bir şans veriyorsa biz neden vermeyelim? | Open Subtitles | أعتقد الرب بإمكانه إعطاء الرجلين فرصة من الثانية إذاً لماذا نحن لا؟ |
Kelimeler yaratmalısınız çünkü her bir kelime kendinizi ifade etmek için bir şans. | TED | ينبغي أن تبتكر كلمات لأن كل كلمة بمثابة فرصة من خلالها تستطيع أن تعبر عن فكرتك ومعناها |
Şans, bir şans peki ne için? | Open Subtitles | فرصة من أجل ماذا؟ فرصة للقيام بكل شيء من جديد؟ |
Çoğunuz bir berber dükkânı görüyorsunuz, ama ben bir fırsat görüyorum: Sağlık için bir fırsat, sağlıkta eşitlik için bir fırsat. | TED | يرى معظمكم صالون الحلاقة، ولكنني أرى فرصة: فرصة من أجل الصحة. فرصة من أجل تطبيق المساواة الصحة، |
Felaket gibi bir şeyin olması 30 da bir ihtimal gibi görünüyor. | Open Subtitles | بدا أن هناك فرصة من ثلاثين في حدوث شئ كارثي |
Yapma Alan. Bunu düzeltmemiz için bir şans ver. | Open Subtitles | من فضلك ، آلان ، اعطينا فرصة من أجل إصلاح ذلك. |
Ayrıca bu, "Neden?" sorusuna kısa ve öz bir yanıt bulabilmem için dört aylık bir şans olacak. | TED | وسوف تكون أخيرا فرصة من أربعة شهور لي لأحصل على جواب السؤال "لماذا ؟" |
Sana son bir şans vereceğim. CTU'yu bugün vurmanızı kim söyledi? | Open Subtitles | هذه اخر فرصة من كلفك بضرب الوحدة اليوم |
Ödül avcılığı işinde bir şans istiyorum. Büyü yaparım. | Open Subtitles | أريد فرصة من أجل جائزة أزاول السحر |
Lütfen onlara bir şans ver. | Open Subtitles | أيمكنكِ فقط إعطائهم فرصة من فضلكِ؟ |
Hiç birinden bir şans daha istediniz mi? | Open Subtitles | هل سبق أن طلبت فرصة من أحد ؟ |
Bir şeyleri doğru yapmak için işte bir şans. | Open Subtitles | هناك فرصة من أجل تصحيح الوضع |
Sadece bize bir şans daha verin, verecek misiniz? | Open Subtitles | فقط أعطنا فرصة من فضلك |
Bu bir fırsat. Bu kasaba için bir şans... | Open Subtitles | هذه فرصة من اجل المدينة |
Sadece ona bir şans verin. | Open Subtitles | لكن أعطوها فرصة من فضلكم! |
Ciddiyim. Bu, bütün hayatımı değiştirmek için bir fırsat. | Open Subtitles | أنا جاد، هذه فرصة من الممكن أن تغير حياتي كلياً |
Tanrı bize böyle bir fırsat tanımış, harcamak olmaz. | Open Subtitles | وهبنا الله فرصة من هذا القبيل لا يمكننا أن نفوتها. |
Ne barış müzakere tanıştığında daha fırsat? | Open Subtitles | ما هي أفضل فرصة من عندما نجتمع للتفاوض على السلام؟ |
Aradığımız, milyonda bir ihtimal değil. | Open Subtitles | فرصة من بين مليون ليس ما نبحث عنه |
Yarı yarıya ihtimal. | Open Subtitles | إنها فرصة من 50إلى 50 |