| Şaklama sesinin nedeni kırbaç ucunun ses hızından daha hızlı hareket etmesidir. | Open Subtitles | فرقعة ذلك السوط هي بسبب أن حركة طرفه اسرع من سرعة الصوت |
| Bir insanı yok etmek parmağınızı şıklatmak kadar kolay değildir. | Open Subtitles | جعل شخص يختفي ليس بمثل سهولة فرقعة أصابعك. |
| Bu patlama sesi bunun yarısı büyüklüğünde bir parça ile yapıldı. | Open Subtitles | آخر فرقعة صغيرة قد صُنِعت بنصف حجم هذه الكتلة |
| Sol kaburgada kırık var. Krepitus açığa çıkmış. | Open Subtitles | كسور في الأضلاع على الناحية اليسرى مع فرقعة واضحة |
| Doktor, bir çat sesi duydum. | Open Subtitles | أيها الطبيب، سمعت فرقعة |
| Profesyonel sınırlar bir kez aşıldıktan sonra parmaklarını şıklatıp olanları geri alamazsın. | Open Subtitles | ما أنْ يتم خرق الحدود المهنية، لا يُمكنك ببساطة فرقعة أصابعك للتراجع عنه، |
| Yüksek bir çatırdama sesi oldu bu. | Open Subtitles | هذا كان صوت فرقعة مرتفعة |
| Sırtını çıtlatacağım! Sırtını çıtlatacağım! | Open Subtitles | فرقعة ظهر فرقعة ظهر |
| Ona çakmayacağım röntgen ya da başka bir şey yapmayacağım. | Open Subtitles | لم أكن فرقعة لها أو محراث لها أو أيا كان. |
| Eklem içinde gaz molekülleri ses çıkararak baloncuklar oluştururlar. | TED | بداخل المفصل تُشكل الغازات المنبعثة فقاعة مع فرقعة |
| Ufacık bir hareket ya da ses çökertiverir ve tuzaktasın. | Open Subtitles | ، أي اضطراب طفيف و فرقعة هو إنهيار واضح ، و فخ مميت |
| İnsan ötesi uygarlık için bir dünya... simulasyonu parmak şıklatmak kadar kolay olurdu. | Open Subtitles | إنَّ خلق نسخة افتراضية من عالمنا سيكون سهلاً لجيل ما بعد البشره .كسهولة فرقعة اصبع |
| Parmak şıklatmak yemek yaratmayabilir. | Open Subtitles | "فرقعة الأصابع قد لا يظهر الطعام من الخفاء" |
| bu keskin patlama seslerinin çoğu bomba değildi, motorsiklerin eksoz patlamalarıydı. | Open Subtitles | معظم اصوات الإنفجارات الصاخبة لم تكن قنابل لقد كانت اصوات فرقعة عوادم دراجات السكوتر |
| Buna Krepitus deniyor. | Open Subtitles | حسناً, إنها تسمى فرقعة |
| Küçük bir çat sesi vardı. | Open Subtitles | كان هنالك فرقعة ضئيلة |
| Parmaklarını şıklatıp istediğin yere gittin diyelim. | Open Subtitles | حسناً، دعنا نقل أن بإمكانك فرقعة أصابعك وتذهب إلى المكان الذي تريد |
| Böyle, bir çatırdama sesi çıkardı. | Open Subtitles | كان كصوت فرقعة |
| Sırtını çıtlatacağım! | Open Subtitles | ووو فرقعة ضهر |
| Ona çakmayacağım ki. | Open Subtitles | أنا لا ستعمل فرقعة لها أو أي شيء. |