| Eğer Frida geri dönmezse, başka lanet bir kız bulmamız gerekecek. | Open Subtitles | اذا كانت فريدا لن تعود اذن علي ان اجد فتاه اخرى |
| Frida Kahlo, Audre Lorde, Toussaint Louverture, Madam C.J. Walker gibi insanların başarıları bilinen gerçekler olmalı. | TED | إنجازات الأشخاص مثل فريدا كاهلو، وأودري لورد، وتوسان لوفرتور، والسيدة سارة ووكر هذا يجب أن يكون شائع جداً. |
| Ama o otobüsteki herkes Frieda. | TED | وجميع الاشخاص على تلك الحافلة .. هي فريدا نفسها |
| Sanırım bu görüntünün işe yaramasının nedeni, yine, çünkü Frieda buldozeri kullanıyor. | TED | وأنا أعتقد أن السبب في عمل هذه الصورة، مجددا ، هو بسبب فريدا التي تقود الشاحنة. |
| Çünkü Fraida'nın sırtında, tam bikini hizasının üstünde şirin bir gülücük dövmesi vardı. | Open Subtitles | لان فريدا لديها وشم وجه مبتسم على ضهرها مباشرة فوق خط البكيني خاصتها |
| Biliyorum canım, Freda der ki; bu, doğduğunda var olan bir şeymiş. | Open Subtitles | هذا ليس خياري أنا أعلم عزيزي فريدا قالت أنه شيء يولد معك |
| 1925 yılında Frida Kahlo okuldan Mexico City'deki evine dönerken, bindiği otobüs bir tramvayla çarpıştı. | TED | في عام 1925، كانت فريدا كاهلو عائدة من المدرسة إلى المنزل في مدينة مكسيكو عندما اصطدمت الحافلة التي كانت تنقلها بترام. |
| Bu Frida, Tehuana kıyafeti giymiş - ve Diego'yu elindeki küçük portreyle hatırlasa bile, kalbi bütün. | TED | ترتدي فريدا هذه ملابس أنيقة وعلى الرغم من أنها تتذكر دييغو بصورة صغيرة في يدها، يبقى قلبها سليماً. |
| Şu an Frida'20 deyiz. | Open Subtitles | هنا، يا كابتن نحن فى فريدا 20 أوقف اطلاق النار |
| "Umarım çıkış neşelidir ve umarım bir daha geri dönmem." Frida. | Open Subtitles | أتمنى أن يكون خروجي من الدنيا مبهجا وأتمنى أن لا أعود ثانية فريدا |
| Frida'ya ihtiyacım var. | Open Subtitles | عندهاسنكون نحن ضد العالم وانا احتاج فريدا |
| Eğer Frida'nın geri geleceğini söylediyse, gelir. | Open Subtitles | اذا قال ان فريدا ستعود ذلك يعني اهتا سوف تعود |
| Tamam, Frieda benim ölü iskelet, | TED | حسناً .. ان فريدا هي الجسم الذي استخدمه .. |
| - Efendim Frieda? - Beni dinlemiyordun. - Dinledim Frieda. | Open Subtitles | ـ لم تكن منصتاً إلي ـ بل كنت منصتاً يا فريدا |
| Lütfen Frieda, bana ne yapacağımı söyleme. | Open Subtitles | أرجوك ِ , يا فريدا لا تقولي لي ماذا أفعل |
| Ama ben mutluyum Frieda. Hayatımda hiç bu kadar mutlu olmamıştım. | Open Subtitles | لكنني سعيد يا فريدا لم أشعر بمثل هذه السعادة في حياتي من قبل |
| Biz ateşli kızınız genç Fraida'yı arıyorduk. | Open Subtitles | اسف على الخطأ نقصد ابنتك المثيرة فريدا الشابة |
| Karışıklık için kusura bakmayın. Biz ateşli kızınız genç Fraida'dan bahsediyorduk. | Open Subtitles | اسف على الخطأ نقصد ابنتك المثيرة فريدا الشابة |
| Onun Titanic fahişesi olduğu söylentileri var. Bu bir yalan! Fraida, Titanik'e adımını dahi atmadı! | Open Subtitles | كانت مرشحة لفلم تيتانك- هذه كذبة فريدا لم ترُشح ابدا لتيتانك - |
| Sizinle gelen kız mı? Freda Freddie'de. | Open Subtitles | الفتاة التي ترجلت عن سيارتك هي عند فريدا و فريدي |
| Freida Riley, 31 yaşında, Hodgkin hastalığı yüzünden hayatını kaybetti. | Open Subtitles | توفيت فريدا رايلى بسرطان هودجكين عن عمر 31 سنة |
| Ama High Line'ı gerçekten özel kılan şey bence insanlar. | TED | لكن أظن أن الذي يجعل الهايلاين حقا فريدا هو الناس. |
| Ve geçen o her bir yılın, canlı olmanın ne demek olduğunu bize anlatacak güçlü ve eşsiz bir özelliği vardır. | TED | وفي كل سنة من تلك السنوات كانت تمتلك شيئا فريدا و قويا لتخبرنا به حول معنى ان تكون مفعما بالحياة |
| Luisa Ferida'nın yüzüğüne sahip olmak belki onu heyecanlandırabilir. | Open Subtitles | قد يكون من الرائع أن تحوز(ديزي) على واحد من خواتم(لويزا فريدا) |
| Evet, Başmüfettiş. Hakikaten benzersiz ha? | Open Subtitles | هذا حقا ايها المفتش, لقد كان شيئا فريدا, |