| Fremont marketinden aldım. Ayrıca tavukları da vardı. | Open Subtitles | حصلت عليها من المتجر في فريمونت لديهم دجاج أيضاً |
| - Galiba Fremont'tan Tom 1. hatta bekliyor. | Open Subtitles | أَفْهمُ بأنّنا عِنْدَنا توم مِنْ فريمونت على خَطِّ واحد. |
| Lisa Fremont, yarım akıllı gözü biraz açık bir adam için bile doğru kızdır. | Open Subtitles | ليزا فريمونت" هى الفاتة المناسبة" لأى رجل عاقل يستطيع النظر بعين واحدة |
| Freemont Lab'ı Bay Gross ile birlikte kurmuştunuz değil mi? | Open Subtitles | أنت والسيد غروس بدأت معا في فريمونت مختبرات، صحيح؟ |
| Freemont Caddesi uzak değil. rahatlıkla kaçalabilir | Open Subtitles | شارع " فريمونت " غير بعيد إنه يعطي مهرباً سهلاً |
| Hazır olduğunuzda Bayan Freemont. | Open Subtitles | عندما كنت على استعداد، والسيدة فريمونت. |
| Bu bir giydiğini bir daha giymeyen Lisa Fremont mu? | Open Subtitles | أليست هذة "ليزا فريمونت" التى لا ترتدى نفس الفستان مرتين ؟ |
| Biliyorsunuz Bayan Fremont, orada birşeyler olabilir. | Open Subtitles | "أتعرفين , أنسة "فريمونت ربما يكون لدية شيئاً هناك |
| Lisa Fremont, yarım akıllı gözü biraz açık bir adam için bile doğru kızdır. | Open Subtitles | ليزا فريمونت" هى الفاتة المناسبة" لأى رجل عاقل يستطيع النظر بعين واحدة |
| Bu bir giydiğini bir daha giymeyen Lisa Fremont mu? | Open Subtitles | أليست هذة "ليزا فريمونت" التى لا ترتدى نفس الفستان مرتين ؟ |
| Biliyorsunuz Bayan Fremont, orada birşeyler olabilir. | Open Subtitles | "أتعرفين , أنسة "فريمونت ربما يكون لدية شيئاً هناك |
| Ve bu Cumartesi Fremont maçın var, fikstürdeki en önemli maç. | Open Subtitles | ولديك مباراة مع " فريمونت " هذا السبت المباراة الأكبر في جدولك |
| Dün Fremont maçını iptal etti. Bu senenin en önemli maçıydı. Oğlumun maçını seyretmeye menajerler gelecekti. | Open Subtitles | بالأمس ألغى مباراة "فريمونت" ، الآن هذه أهم مباريات العام هنالك وسطاء من الخارج سيأتون لمشاهدة ولدي وهو يلعب |
| Ve bu Cumartesi Fremont maçın var, fikstürdeki en önemli maç. | Open Subtitles | ولديك مباراة مع " فريمونت " هذا السبت المباراة الأكبر في جدولك |
| Fremont'ın dışında döküntü bir motelde uyuşturucu taşıyan bir kaç keş tutukladım. | Open Subtitles | أمسكت مدمن بتهمة حيازة " خارج فندق قذر في " فريمونت |
| Missy Freemont'un gece birlikte olduğu adam. | Open Subtitles | الرجل ميسي فريمونت قضى ليلة مع. |
| Geniş bant bağlantısı, Freemont Inn Virginia'dan. | Open Subtitles | من خلال شبكة الأنترنت من نزل "فريمونت" في "وودبريدج" بـ "فيرجينيا" |
| En yakın ihtimal yerel bir polis Freemont Otel'de eşkale uyan bir adam görmüş. | Open Subtitles | الاكثر ترجيحا, الشرطي الذي رأى رجلا يشبه تماما المواصفات, في فندق "فريمونت"ـ |
| Freemont ve Coates, ya da her kimseler, bizimle buluşmak istiyorlar. | Open Subtitles | فريمونت " و " كوتس " , أو أيا كانوا" يريدون مقابلتنا |
| Günaydın. Freemont Otel'e hoş geldiniz. Nasıl yardım edebilirim? | Open Subtitles | صباح الخير، أهلا بكم في "نزل فريمونت" كيف يمكنني مساعدتكم ؟ |
| Ve ne sen, ne George Freemont ne de başka biri yolumda duramaz. | Open Subtitles | ولا أنت ولا (جورج فريمونت) ولا أيّ أحد آخر سوف يقف في طريقي. |
| Eğer baban Frémont'u desteklediğini duymuş olsaydı sinir küpüne dönerdi. | Open Subtitles | أن سمع والدك بأنك (تدعم (فريمونت سيبصقك عليك بساميراً |