| Ha bir de, elbiseni tekrar elden geçirmek isteyebilirsin. Monitörün gösteriyor. | Open Subtitles | وقد تحتاجين إلى تعديل فستانكِ لأن المتعقب ظاهر |
| Bu arada aklına gelecek en son şey olacağını bildiğim için elbiseni terziden gidip ben aldım. | Open Subtitles | إسمعي، أعلم أنّه آخر شيء تفكّرين به، لذا فكّرتُ أن أساعدكِ في إلتقاط فستانكِ |
| Senin elbiseni ve iyi hissedeceğim. | Open Subtitles | سأرتدي ذلك الفستان... فستانكِ... وسأكون بخير. |
| Yeni elbisenin o kadar da kötü olmadığına karar verdim. | Open Subtitles | قررتُ أن فستانكِ الجديد ليس سيئاً إلى هذا الحد |
| Bu işi bana bırak kanka, elbisen kirlenmesin. | Open Subtitles | دعكِ, انا سأفعل هذا لكي لا تفسدي فستانكِ |
| Merhaba hanımefendi, Elbiseniz hazır. | Open Subtitles | نعم، فستانكِ جاهز يا سيدة. |
| Geldiğiniz için teşekkürler. elbiseni berbat ettiğim için üzgünüm. | Open Subtitles | شكرا لحضوركم. آسفة لتخريبي فستانكِ. |
| elbiseni giymemişsin, Lola. | Open Subtitles | أنتِ لم ترتدى فستانكِ بعد ، جوانا. |
| - Mavi elbiseni niye giymedin? | Open Subtitles | لماذا لم ترتدين فستانكِ الأزرق؟ |
| Sam, elbiseni yere sürüyorsun tatlım. Topla. | Open Subtitles | (سام), إن فستانكِ يسحب في الأرض يا عزيزتي, ارفعيه. |
| Yeni elbiseni giyin. | Open Subtitles | إلبسي فستانكِ الجديد. |
| Ben evleniyorum, elbiseni sevdin ve sen Alette'de başlayacaksın... | Open Subtitles | سأتزوج وأنتي أحببتِ فستانكِ وستلتحقين بمجلة (آلت) |
| Ben evleniyorum ve sen elbiseni seviyorsun ve Alette'e girme yolundasın, ve... | Open Subtitles | سأتزوج وأنتي أحببتِ فستانكِ وستلتحقين بمجلة (آلت) |
| O kaş çatışını elbisenin yanında bedava mı veriyorlardı? | Open Subtitles | هل جاء فستانكِ مع هذا التجهم, أم كان إضافياً؟ |
| - Gel artık buraya. - elbisenin altı görünüyor. | Open Subtitles | اصعد الى هنا يمكنني رؤية من خلال فستانكِ |
| elbisenin bir şahane olduğunu da eklemek isterim. | Open Subtitles | وهل يمكنني أن أعقب على شيء؟ فستانكِ يبدو رائـعًا |
| Eve girmek için bir pencereni kırdım. Bu yeni elbisen, değil mi? | Open Subtitles | لقد كسرت نافذه لأدخل هل هذا فستانكِ الجديد ؟ |
| elbisen gelse de bu havada uçak kalkmayacaktır. | Open Subtitles | حتى لو وصل فستانكِ لن تستطيعي الطيران من هنا بسبب الطقس |
| Elbiseniz hazır. | Open Subtitles | فستانكِ أصبح جاهزاً. |
| Türkuaz renkli bir elbise giymiştin. Ağlamıştın. Üzücüydü. | Open Subtitles | كان فستانكِ بلونٍ فيروزيّ و قد بكيتِ، كان حزيناً |
| Elbisene dikkat et. | Open Subtitles | إحذري مع فستانكِ |
| Gelinliğin kanlandı. | Open Subtitles | هنالك دم على فستانكِ |