"فسيكون هناك" - Translation from Arabic to Turkish

    • olacak
        
    • vardır
        
    • olurdu
        
    zaten var olanı kullanmaya dayalı bir çözümdü. Ve şuna tamamen ikna oldum ki, telefonlar olmasa da farklı koşullar için benzer çözümler üretebilmenize yetecek kadar şey hep var olacak. TED بل من استخدام ما هو متاح هناك، وأنا مقتنع تمامًا أنه إن لم تكن الهواتف، فسيكون هناك دائمًا ما يكفي لإيجاد حلول مماثلة يمكنها أن تكون فعالة جدًا في سياقات جديدة.
    Biliyorum rüzgâr nereye eserse essin benim gidecek bir yerim hep olacak saklandığım yerde. TED أنا أعلم أنه في أي طريق تهب الرياح، فسيكون هناك مكان لي لأذهب إليه، في مخبئي.
    Ona gerçeği söyle. Yalan söyleyecek yeterince insan olacak. Open Subtitles أخبريه بالحقيقة فسيكون هناك الكثير ممن سيخبرونه بالأكاذيب
    Hepsini bilseydin bile, bilmediğin bir 50 tane daha vardır. Open Subtitles حتى لو عرفتيهم كلهم فسيكون هناك 50 آخرين لم تعرفيهم
    Haklı, hayatım. Bu şeyleri attığımızda bir sürü odamız olurdu. Open Subtitles إنها محقة عزيزي، فسيكون هناك حيز كبير بمجرد أن نزيل هذه الأشياء
    Annene nereye gideceğini söyleme. Kardeşlik cemiyeti olduğu için orada içki de olacak. Open Subtitles لا تخبرى والدتك إلى أين سنذهب فسيكون هناك شراب
    Eğer kaybedersen, yerini alacak yeni bir galip olacak. Open Subtitles لتجد مقاتلين جدد، فإن خسرت فسيكون هناك منتصرا جديداً ليحل محلك
    Tam burada, eğer hesaplarım doğruysa beş saniye içinde bir patlama olacak. Open Subtitles أنظروا هنا ، لو كانت حساباتى دقيقة فسيكون هناك وهج خلال خمس ثوان
    Çünkü eğer değilse, sana bir bedeli olacak. Open Subtitles لأنه إذا لم يكن فسيكون هناك ضريبة علي ذلك
    Eğer bunu yaparsak alan darlamış olacak dolayısıylada kar da daha az olacaktır. Open Subtitles إذا أنت فعلت هذا، اذا فسيكون هناك فراغ اقل ربحهم سيكون أقل لماذا هم سيعملون هذا؟
    Ama bu konuda haklıysam daha çok ceset olacak. Open Subtitles لكن ان كنت محقة بخصوص هذا الأمر فسيكون هناك الكثير من الجثث
    Seni bir daha buralarda dolaşırken görürsek bunun sonuçları olacak. Open Subtitles إذا رأيناكِ تتجولين هنا مرة أخرى فسيكون هناك عواقب
    Fakat cidden sorunun olduğunda bu senin için delikteki bir asın olacak, değil mi? Open Subtitles ولكنبصراحة، أن وقعتي في مشكلة ما ، فسيكون هناك رجل شجاع يساعدك ـ أليس كذلك ؟
    Seni tekrar buralarda dolaşırken yakalarsak, bunun sonuçları olacak. Open Subtitles إذا رأيناكِ تتجولين هنا مرة أخرى فسيكون هناك عواقب
    Çünkü onu Dünya Ligi'ne çağırırsak tüm hesaplarının sonunu getirecek bir hesap denetimi olacak. Open Subtitles لأننا لو دعوناه في حقّ الإمتياز، فسيكون هناك تدقيق في جميع حساباته.
    Hayatta olduğumuz sürece hep umut olacak. Open Subtitles ،طالما نحن موجودون فسيكون هناك أمل دومًا
    Çünkü burda bir tane uçaksavar varsa, yolda daha çok vardır. Fazlasıyla vardır. Open Subtitles إذا كان هناك واحد مسلح , فسيكون هناك أكثر من ذلك بكثير
    Bu tarz bir şeye sahip olmayı dileyecek insanlar vardır. Open Subtitles فسيكون هناك العديد من الأشخاص يتمنون الحصول على شيء من هذا القبيل
    Eğer aşkın rengi kırmızı sanıyorsan mor aşk ya da mavi aşk da vardır. Open Subtitles إذا إفترضنا أن الحب هو اللون الأحمر فسيكون هناك حب وردى و حب أزرق
    Bu yapılırken hayatta olsaydı sırtında daha çok kan olurdu. Open Subtitles ان كانت حية عندما تم فعل ذلك فسيكون هناك دم أكثر على ظهرها
    Detayları bilmiyorum, ama eğer onu öldürtseydim bunun sonuçları olurdu. Open Subtitles لاأعلم التفاصيل,ولكن إذا كان هذا مُتعلق بمقتله فسيكون هناك عواقب لذلك ‮‫
    isteseydi, orada bir sey olurdu. Open Subtitles لو فعلت ذلك، فسيكون هناك ما تراه.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more