| Onu bir sonraki uzay istasyonunda bıraktığımda nasıl bir karşılık alacağımı merak ediyorum. | Open Subtitles | أودّ فقط أن أعلم أيّ رد فعل سألقاه حين نتركه بأقرب محطة فضائيّة. |
| uzay gemisine benzer bir şey vardı. | Open Subtitles | و كان هناك حسناً, إنها لم تكن مركبة فضائيّة تماماً |
| Onu sarmalayan gri deri organik bir malzeme, biyomühendislik eseri bir tür uzay giysisi gibi. | Open Subtitles | اللحم الرمادي الذي كان يغلّفه، هو مادّة عضويّة، بزّة فضائيّة مهندسة حيوياً من نوعٍ ما |
| Onlardan birinde belki birgün dünyadışı yaşama rastlayabiliriz. | Open Subtitles | أماكن حيث يمكننا يوم ما مصادفة حياة فضائيّة فيها. |
| Şu kısım da şu ana kadar dünyadışı canlılar için araştırılan bölge. | Open Subtitles | وهذه هي المنطقة التي فتّشناها حتى الآن عن إشارات فضائيّة. |
| Bakalım uzaylı ya da süper asker falan mıymış. | Open Subtitles | سأفحص تقريرها، لأرى إن ما كانت مخلوقة فضائيّة أو جنديّة خارقة أو ما شابه. |
| Neden birdenbire bir uydu tesisine gizlice girdiğini açıklamak ister misin? | Open Subtitles | هلّا تفسّر لي إقتحامكَ مؤسسة فضائيّة في غياهب منطقة غير مأهولة؟ |
| Bunun gibi birbirine yapışan uzay çöpleri dünyamızı oluşturdu. | Open Subtitles | تكونت الأرض من مواد كهذه، مخلفات فضائيّة اندمجت مع بعضها البعض. |
| Bazı insanların uzay gemisini komuta etmekle biri işi olmuyor. | Open Subtitles | بعض الرجال ليس له خبرة في قيادة مركبات فضائيّة. |
| Kampçılar, şu anda son model uzay aracı simülasyonundayız. | Open Subtitles | أيّها المشتركون، نحنُ الآن بمركبة فضائيّة تمثيليّة. |
| - Her gün uzay aracına binme fırsatım oldu. | Open Subtitles | أعتقد أني كنت أذهب لمركبة فضائيّة يوميًّا. |
| - Çünkü halk, uzay keşiflerine para harcamaya izin vermezdi. | Open Subtitles | لأنّ الرأي العام ما كان ليتقبّل الإنفاق على رحلات استكشافيّة فضائيّة |
| M.I.T'den birkaç yıl sonra bir havacılık ve uzay sanayisi firmasında işe girdim. | Open Subtitles | بعد بضعة سنوات من دراستي في معهد "ماسوشوتس"، ذهبتُ للعمل في مؤسّسة أبحاث فضائيّة |
| Şu anda bir uzay gemisindesin. | Open Subtitles | أين أنا؟ أنتِ في مركبةٍ فضائيّة |
| Ama eğer bir uzay gemisinde olsaydım, ve ışık hızından daha yavaş gitseydim bu kısayolu kullanarak, göndermiş olduğum ışınlardan daha önde varmış olurdum. | Open Subtitles | لكن يُمكننى ركوب سفينة فضائيّة و السير ابطأ من سُرعة الضوء لكن يُمكننى ركوب سفينة فضائيّة و السير ابطأ من سُرعة الضوء و السفر إلى هُنا عبر الطريق المُختصر فأصِل إلى هُناك قبل شُعاع الضوء |
| dünyadışı canlıları aramak çok boş bir işmiş gibi görülebilir, ama faydasız da değildir. | Open Subtitles | مع وجود العديد من النجوم، إيجاد مخلوقات فضائيّة قد تبدو مهمّة يائسة. ولكن قد لا تكون دون جدوى. |
| Fakat dünyadışı yaşam bulma ümidimiz gün geçtikçe azalıyor. | Open Subtitles | ولكن آمالهم في إيجاد مخلوقات فضائيّة تلاشت سريعاً. |
| dünyadışı yaşamı aramak için yabancı gezegenleri ziyaret edeceğiz. | Open Subtitles | سنزور كواكب فضائيّة في البحث عن حياة. |
| Eğer dışarıda bu kadar çok yıldız mevcut ise, dünyadışı yaşamın olasılığı oldukça yüksek olur gerçekten. | Open Subtitles | لو كان هناك ما يكفي من النجوم في الخارج... فإن فرص وجود حياة فضائيّة يمكن أن تكون جيّدة جداً. |
| Antik uzaylı teknolojisi. | Open Subtitles | تقنية فضائيّة قديمة. |
| HIVE iletişime geçmek için polifazik şifreli uydu telefonları kullanıyor, bu da onlardan biri. | Open Subtitles | (قفير) تستخدم هواتف فضائيّة فائقة التشفير للتواصل. وهذا أحدهم. |