| 20 dolarlık gümüş parçası için hayatını niye riske atıyorsun? | Open Subtitles | لمَ تخاطر بكلّ شيءٍ لأجل قطعة فضّة بقيمة 20 دولاراً؟ |
| Prosedürü izleyip işini kurtar ya da onu bana gümüş tepside sunabilirsin. | Open Subtitles | تابع الإجراءات وإحفظ وظيفتك أَو يُمْكِنُك أَنْ تُسلّمَه لي على طبق من فضّة |
| Neden 20 dolarlık bir gümüş parçası için her şeyi riske atıyorsun? Çünkü bu ona değer. | Open Subtitles | لمَ تخاطر بكلّ شيءٍ لأجل قطعة فضّة بقيمة 20 دولاراً؟ |
| - Belki de gümüş ocağı yok. | Open Subtitles | Maybe he don't even have a silver mine. . ربما ليس لديه حتى منجم فضّة |
| Senin kafesinin neden gümüşten yapılan tek kafes olduğunu anlamaya başladım. | Open Subtitles | بدأتُ أفهم لماذا قفصك الوحيد المصنوع مِنْ فضّة |
| Vampir topuzu... gümüş nitrat, sarımsak esansı. | Open Subtitles | رشاشة مصّاصِ دماء نترات فضّة , و ثومِ |
| Başka bir deyişle, gümüş tabaklar içinde süslü yemekler sunulduğu sürece bunun adı Eddie Eddieman Vakfı'da olabilir. | Open Subtitles | بكلمة أخرى، هو could've دُعِى مؤسسة إدي Eddieman طالما كان هناك غذاءُ مُبهرجُ على أطباقِ المن فضّة. |
| Üstünde gümüş olan bir vampir göremezsin. | Open Subtitles | لن ترَ مصّاص دماء يضع شيئاً من فضّة. |
| - Bu trende gümüş filan yok. - Hayir | Open Subtitles | لا توجد فضّة على متن هذا القطار. |
| Ona bunu gümüş tepsi içinde sundum. | Open Subtitles | سلّمتهـا إليه على طبق من فضّة |
| Ona gümüş tepside sundum. | Open Subtitles | سلّمتهـا إليه على طبق من فضّة |
| gümüş nitrat ve sarımsak özü. | Open Subtitles | نترات فضّة , و ثومِ. |
| Aman Tanrım, gümüş. | Open Subtitles | يا إلهي، إنّها فضّة. |
| Bunlar gerçek gümüş mü? | Open Subtitles | هل هذه فضّة حقيقيّة؟ |
| Orası gümüş ve bakırla dolu. | Open Subtitles | فضّة ونُحاس الأرض تعجّ بهما |
| Galena dağlarındaki Pangaion gümüş madenlerine gidin. | Open Subtitles | (إذهب إلى مناجم فضّة (بانجيون (في جبال (غالينا |
| Ne güzel gümüş. | Open Subtitles | إنّها فضّة من نوع جيد |
| Yani bana, müvekkilimizi elimizde tutabilmek için yardım edeceğin yerde Louis'e gümüş tepside sunmakla meşgul olduğunu mu söylüyorsun? | Open Subtitles | فقد كنت مشغولاً بتجهيزهم على طبق (من فضّة لأجل (لويس |
| Sana Ölmek üzere olan Bonnie Bennet'i gümüş tepside sunuyorum ama sen oralı bile olmuyorsun. | Open Subtitles | أعطيك (بوني بينت) تحتضر على طبق من فضّة وإذا بك تهدر الفرصة. |
| Bu gerçek gümüş mü? | Open Subtitles | هذه فضّة استرلينيّة؟ |