| Kötü bir polisi sokaklardan uzaklaştırma konusunda oldukça etkili olmuşsun. | Open Subtitles | كان لك دورًا فعالاً في استبعاد شرطي فاسد عن وظيفته |
| Birkaç cin tonik için barda bir adama sarmak daha etkili olur. | Open Subtitles | كأسان من الجن والتونيك وسيقوم أي رجل في البار بالمهمة سيكون فعالاً. |
| Şimdi hepimiz iç mekan ses tasarımcıları olalım, odalarımızı dinleyip etkili ve uygun sesler tasarlayalım. | TED | مهلا، دعونا نكون جميعا مصممي صوت داخلي، نستمع إلى غرفنا ونصمم صوتا فعالاً ومناسباً. |
| Egzersizleri park su sisteminin aktif bir parçasını oluşturur. | TED | تصبح تمارينهم جزءًا فعالاً من النظام المائي للحديقة. |
| Çok eleştirilse de tele marketteki satış pozisyonu kendinizi aktif tutmak için iyi bir yoldur. | Open Subtitles | معَ كُل ما يجري هُنا وظيفَة مبيعات في التسويق عبرَ الهاتف هيَ طريقةٌ جيدة في إبقاء نفسكَ فعالاً |
| Efendim, görünüşe göre bazı itici güçler hala çalışır durumda. | Open Subtitles | سيدي, يبدو وكأن بعض الدفع لا يزال فعالاً |
| Aynı zamanda çember bir geminin çok da verimli olmadığını fark ettim ve daha fazla su gücüyle çalışması için gemimi tekrar tasarlamak zorundaydım. | TED | أدركت أيضا أن الشكل الدائري ليس فعالاً جدا وأنه كان علي إعادة تصميم سفينتي لكي تكون أكثر هيدروديناميكية. |
| Gen sürücüleri o kadar etkili ki kazayla dışarı salınmaları bile bütün bir türü çoğu zaman hızla değişikliğe uğratabilir. | TED | يعتبر التحكم الجيني فعالاً للغاية لدرجة أن انتشاره غير المقصود قد يتسبب بتغيير صنف بأكمله، ويكون غالباً بسرعة كبيرة. |
| Ancak grup içinde farklılıklar var ve bunların hepsinin peşinden gitmek etkili olmaz, değil mi? | TED | لكن هناك اختلاف ضمن هذه المجموعة وليس فعالاً أن نقتفي أثرهم جميعاً، أليس كذلك؟ |
| Ama sanırım seni bu kadar etkili yapan özellikte bu. | Open Subtitles | أنا أكره ذلك فيك لكن اعتقد أن تلك الميزة تجعلك فعالاً جداً |
| Yoksa artık merhemlerin etkili olmuyor mu? İşe yarar bir şey yap! | Open Subtitles | و مرهمك لم يعد فعالاً اصنعي شيئاً ذا نتيجة |
| O'nu kaynak olarak kullanmak çok daha etkili olur. | Open Subtitles | سيكون فعالاً أكثر إن تم استخدامه كمصدر للمعلومات |
| Oldukça etkili olan bir tıbbi tedavi sistemi kurdu. | Open Subtitles | أنشأ نظاماً فعالاً بدرجة كبيرة من العلاج الطبي |
| Senin alıştıkların kadar etkili değil. | Open Subtitles | هذا ليس فعالاً مثلما الذي كنا معتادين عليه |
| Yaklaşımını onaylamayabilirsin fakat etkili olduğunu reddedemezsin. | Open Subtitles | .ربما أنتَ لا تتفق مع منهحه، لكن لا يمكنكَ الإنكار أنَّهُ كانَ فعالاً |
| Ama bana bağırmak etkili bir iletişim yolu değil. | Open Subtitles | ولكن صراخكِ علي ليس شكلاً فعالاً للإتصال |
| - Takip cihazı aktif. | Open Subtitles | مُتعقّبها مازال فعالاً ذلك يعني أنّا حيّة |
| Bir de hayatında aktif olacak birisi ama sanırım çok fazla şey istiyorum. | Open Subtitles | يلعب دوراً فعالاً بحياته لكن أظن بأني أطلب الكثير |
| Eğer diğer senin CMR'ı hala aktif ise, ölüm anında ki .. | Open Subtitles | اذا كان نظام الاتصال معك ما زال فعالاً فقد تكون هناك فرصة كبيرة |
| Etkinlikler sırasında daha aktif bir rolünün olmasını istiyoruz. | Open Subtitles | نريد أن يكون دورك فعالاً أكثر خلال الأحداث |
| İtici güçler hala çalışabilir durumda ama yakıt hücreleri paramparça. | Open Subtitles | الدفع لا يزال فعالاً, لكن إن خلايا الوقود محطمة |
| Dördüncü boyutta su işkencesi çok verimli olabilir. | Open Subtitles | ونتجول في البعد الرابع،. يمكن أن يكون فعالاً للغاية |
| ve sadece tıbbi olarak etkin değil, aynı zamanda maliyet etkindi. Ve sigorta şirketleri her bir hastadan neredeyse | TED | وذلك لم يكن فعالاً طبياً فقط, بل كان أيضاً ذا فعالية في التكاليف المادية أيضاً. ووجدت شركات التأمين |