| İstedikleri gibi iyilik yapmak ya da hasta etmek için etrafta serbestçe gezinecekler. | Open Subtitles | و سيتساءلون بشأن إذا ما كانوا سيترددون في فعل الخير أم فعل الشر كما يريدون |
| Aileme yardım etmek için. İyilik yapmak için. | Open Subtitles | لأحاول مساعدة عائلتي كي أحاول فعل الخير |
| Tüm hayatımı iyilik yapmaya ve senin adını yüceltmeye adayacağım. | Open Subtitles | . سأُكرِس كامل حياتي إلي فعل الخير . ومدح إسمك |
| Dizlerinin üzerinde, kendini sessizce dua etmeye adamış analar, yeni doğmuş zırlayan bebekler genci ya da yaşlısı demeden bu, budala insanlar, sanki iyilik yapmaya mecburlar. | Open Subtitles | ممزوجة بتضرعات أمهات راكعات، وبكاء أطفال رضّع، وحمقى، صغار وكبار، مجبرون على فعل الخير بدون سبب. |
| İyi olmayı denediler sonları kötülükle oldu. | Open Subtitles | حاولت فعل الخير فانقلب إلى شر |
| Hayır işi yapan, iyi iş yapar. | Open Subtitles | فعل الخير هو عمل جيد |
| İspanyolca ve Hukuk biliyordum ve iyi şeyler yapmak istiyordum. | Open Subtitles | كنت أجيد الإسبانية والقانون وكنت أود فعل الخير |
| Şimdi de, doğru işin kârlı iş olduğu yerde... | Open Subtitles | "والآن، ومن منطلق أن فعل الخير تجارة رابحة" |
| - Ne sırrıymış o? - İyilik yapmak iyi geliyor. | Open Subtitles | ـ فعل الخير يُشعركِ بشعور جيد ـ أجل |
| İyilik yapmak bünyeye iyi geliyor. | Open Subtitles | فعل الخير يجلب شعوراً جيداً |
| İyilik yapmak istedim. | Open Subtitles | أردت فعل الخير |
| Arada bir iyilik yapmak. | Open Subtitles | فعل الخير .. |
| İyilik yapmaya çalışan iyi insanlarla karşılaşmış. | Open Subtitles | كانوا أناساً طيبين يحاولون فعل الخير |
| İyilik yapmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | إنه يحاول فعل الخير |
| İyi şeyler yapmak için uğraşamazsın! | Open Subtitles | ينتهي أمرهم ولا يتسنى لهم أن يجوبوا الأرض محاولين فعل الخير. |
| Bitti, gitti! İyi şeyler yapmak için uğraşamazsın! | Open Subtitles | ينتهي أمرهم ولا يتسنى لهم أن يجوبوا الأرض محاولين فعل الخير. |
| "Doğru iş kârlı iştir." Teşekkürler. | Open Subtitles | "فعل الخير لهو عمل صالح" شكرًا! |