| Bilgin olsun diye söylüyorum, karakolda kendini kaybetti. | Open Subtitles | لعلمكِ، لقد فقدت صوابها في مركز الشرطة |
| Kocamı kaybettiğim gerçeği dışında, babam Ramsy'yi, annem de kendini kaybetti. | Open Subtitles | لو تجاهلت أني فقدت زوجي و أبي فقد "رامزي" و أمي فقدت صوابها هل أعطاها رفاقك كوكايين؟ |
| Hitch için çalıştığımı anlayınca kendini kaybetti. | Open Subtitles | (عندما إكتشفت إني أعمل لـ (هيتش فقدت صوابها |
| Sonunda kendini kaybetti. | Open Subtitles | وأخيراً فقدت صوابها |
| Kızkardeşim hamileyken tamamen çıldırmış gibi davranıyordu. | Open Subtitles | شقيقتي فقدت صوابها تجاه زوجها عندما كانت حاملاً |
| Geç kalmama fena halde çıldırmış olmalı. | Open Subtitles | لابد وانها فقدت صوابها لأني تأخرت |
| Lila kendini kaybetti. | Open Subtitles | ليلى) فقدت صوابها ) |
| Ne yazdığı hakkında hiç fikrim yok. Resmen çıldırmış. | Open Subtitles | ليس لديّ فكرة عما تكتبه لقد فقدت صوابها |