| sadece cinayet olması açısından değil. Zamanlama da gayet tuhaf. | Open Subtitles | الغريب ليس فقط انها قتلت ولكن التوقيت هو الغريب للغاية. |
| sadece sansasyonel değil, çok da komikti. | Open Subtitles | ليس فقط انها انتقدت بقوة وعملت ضجة، ولكنها مضحكة جدا |
| sadece ikimiz. Yılın bu zamanı sakindir. | Open Subtitles | نحن الاثنين فقط انها هادئة فى هذا الوقت من العام |
| sadece okumak gerekmiyor demek istedim. | Open Subtitles | الامر فقط انها لا تطلب الكثير من الدراسة |
| sadece, ormanda kaybolduğu için kendini çok aptal gibi hissettiğini söyledi. | Open Subtitles | فقط انها شعرت بغباء كبير لأنها ضاعت في الغابة |
| sadece çok fazla reklamımız olmayacağını umuyorum. | Open Subtitles | آمل فقط انها لن تكون سوى دعاية أكثر من اللازم |
| sadece bu da değil, daima babama annelik etmek için yaşamış. | Open Subtitles | ليس هذا فقط انها تلتزم بحق بأن تكون جدتي |
| Bunlar ölüm tuzakları.sadece benim fikrim değil.Bu bir gerçek. | Open Subtitles | هذه الاشياء افخاخ الموت ليس رأيي فقط انها الحقيقة |
| - Evet, Pinokyo'ya benziyor, sadece uzaydaki bir lisede geçiyor. | Open Subtitles | اذن فهي قصة بينوكيو نعم انها كـ بينوكيو فقط انها في مدرسة ثانوية بالفضاء الخارجي |
| sadece senin bana karşı birşeyler hissettiğini düşünüyor,işte sorunu bu. | Open Subtitles | الأمر فقط , انها تظن أنكِ تكنين مشاعر لي كأن هذه المشكلة |
| Senin gibi kalbi yaralı birinin bana yardım etmesinin tek yolu buydu sadece. | Open Subtitles | عرفت فقط انها الطريقة الوحيدة كي اكسر قلبك كي تساعديني |
| Ben sadece o bu merdivenlere atılmadı diyorum. | Open Subtitles | انا اقول فقط انها لن تقع على تلك السلالم هذا هو |
| Bu dava sadece senden şüphe etmeme değil kendimden bile şüphe etmeme sebep oluyor. | Open Subtitles | الدعوة القضائية لا تجعلنى اشك بك فقط انها تجعلنى اشك فى نفسى انها تجعلنى اشك فى نفسى |
| sadece söylüyorum, güzel bir perukla mükemmel bir Korkak Aslan* olabilirsin. | Open Subtitles | انا اقول فقط انها باروكة جيدة بعيدا عن كونها اسد جبان رائع |
| sadece birden fazla numaradan mesajlar alıyormuş demek oluyor. | Open Subtitles | فقط انها اذا كانت تستقبل رسائل من اكثر من رقم |
| sadece anneni buralardan uzaklaştıracak kadar korkuttuğunu biliyorum. | Open Subtitles | فقط انها اخافت والدتكِ بما يكفي لإبعادها |
| Büyürken bunun anlamını bilmiyordum, sadece durumunun iyiye gitmediğini biliyordum. | Open Subtitles | لم اكن اعرف ما معنى ذلك و انا اترعرع فقط انها لم تكن ستتحسن |
| sadece, bu büyük bir adım ve ben... | Open Subtitles | انه فقط.. انها خطوة كبيرة أكبر خطوة وأنا |
| Bu sadece bir ödül değil. | Open Subtitles | انها ليست جائزه فقط انها شي بإمكانني رهنه |
| - Götüne giren sadece süpürge sopası değil diyelim. | Open Subtitles | دعنا نقول فقط انها ليست عصا المكنسة التي أخذت له بعقب الكرز. |