| Artık 50 reallik bir banknotum yoktu, Sadece bir kaç deneme. | Open Subtitles | لست أملك ورقة نقدية بمقدار 50دولاراً بعد الآن، فقط بضعة إختبارات |
| Sadece bir kaç gün daha. Çok üzgünüm. Tekrar olmayacak. | Open Subtitles | فقط بضعة أيام أخرى, أعتذرُ جدًا, لن يحدث هذا مجددًا. |
| Sadece bir kaç adım atması lazım, en fazla bir kaç yüz metrelik yolu var. | Open Subtitles | فالمكان الذى سيقصده يبعد فقط بضعة خطوات، مائتى متر أو ما شابه |
| Bu jenerasyonların her biri sadece birkaç mili saniye alır. | TED | وكل جيلٍ يستغرق فقط بضعة أجزاء من الألف من الثانية. |
| sadece birkaç saniyeniz olmasına rağmen, tüm iş ilk yaklaşımı nasıl yaptığınızdır. | Open Subtitles | قد يكون لديك فقط بضعة ثواني لكن كل هذا يعتمد على أسلوبك |
| Sadece bir kaç hafta annelerinin gözetiminde kalacaklar. | Open Subtitles | لديهم فقط بضعة اسابيع ليضلوا تحت عينها الساهره |
| - Sadece bir kaç saniye sürmeli. - Ne sadece birkaç saniye sürmeli? | Open Subtitles | يجب أن يدوم فقط بضعة ثواني ما الذي يجب أن يدوم فقط بضعة ثواني؟ |
| Buraya Sadece bir kaç odalı otel yapacaklar. | Open Subtitles | دعينا نُصلحُه ، إفتتاح فندق فقط بضعة غُرَف |
| Anne, lütfen ağlama. Sadece bir kaç dakika konuşabiliriz, tamam mı? | Open Subtitles | أمي ، أرجوكِ ، لا تبكي لدينا فقط بضعة دقائق لنتحدث ، حسناً؟ |
| Bunu yapmak için Sadece bir kaç günün olacak yoksa Aaron tamamen yok olur. | Open Subtitles | لتعيدني. سيكون لديك فقط بضعة أيام للقيام بذلك أو ستزول هارون من أجل الخير. |
| Yazıcının yanında dikilirken Sadece bir kaç sayfa çıkar diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | وكنت واقفة عند الطابعة .. وأفكر حسنا . ستكون كلها فقط بضعة صفحات |
| Ve unutma öpüşmeye başladıkları an yukarı çıkıp düzüşmeleri için Sadece bir kaç dakikamız olacak. | Open Subtitles | أمامنا فقط بضعة دقائق قبل أن يذهبوا للأعلى ويمارسوا الجنس. |
| Charlie, Gazeteden geldik. Charlie, Sadece bir kaç soru. | Open Subtitles | شارلي، انها وكالة الانباء شارلي، فقط بضعة اسئلة |
| Sadece bir kaç ay daha, ve sonra bu ufaklıkla tanışacağız herşey buna değer değil mi? | Open Subtitles | فقط بضعة أشهر أخرى، ونصل الى تلبية هذا الرجل قليلا. كل ذلك هو يستحق كل هذا العناء. |
| İskeleye dönüyorum. Sadece bir kaç mil. | Open Subtitles | عُدْ إلى حوضَ السفن.فقط بضعة أميال. |
| Burada Jim'in ölmeden sadece birkaç hafta önceki hali, göreceğini beklemediği doğum günü partisinde. | TED | هاهو جيم فقط بضعة أسابيع قبل وفاته، يحتفل بعيد ميلاد لم يتوقع أن يراه. |
| Acil durumlar için toplam paranın... sadece birkaç bini bürodaki kasaya konuluyor. | Open Subtitles | فقط بضعة آلاف من الدولارات توضع منفصلة فى الخزينة للإحتياط |
| Amazon'da hala bakir olarak düşünülebilecek sadece birkaç yer var. | Open Subtitles | هناك فقط بضعة الأماكن في الأمازون التي ما زالت تستطيع أن مراعي عذراء |
| Yayının ulaşabildiği alan içinde sadece birkaç yüz yıldız var. | Open Subtitles | أعني، هناك فقط بضعة مئات من النجوم بذلك القرب. |