| Pervaneler otomatik yapılmamıştı ve sadece yedi saniyede suda parçalanmıştı. | TED | لم تكن المراوح آلية وصمدت فقط سبعة ثواني في المياه قبل أن تتفكك. |
| Berbat edilmiş bir işti. Yapmak için sadece yedi günümüz vardı. | Open Subtitles | لقد كانت عملاً فاشلاً إلى حد ما و كان لدينا فقط سبعة أيام كي نصنعها |
| Ama profesör, yetmiş yedi mum olmazsa o zaman sadece yedi mum olsun. | Open Subtitles | لكن، استاذ، بما أننا لا نستطيع وضع 77 شمعة فهناك فقط سبعة |
| Bilinen diyarlarda ancak yedi akıllı tür böylesi yüksek seviye nitrojen gazına ihtiyaç duyar, insansı olmayanlar. | Open Subtitles | فقط سبعة أجناس ذكية عبر الممالك المعروفة تتطلب مستويات عالية من غاز النيتروجين، لا أحد منها بشري. |
| Bilinen diyarlarda ancak yedi akıllı tür böylesi yüksek seviye nitrojen gazına ihtiyaç duyar, insansı olmayanlar. | Open Subtitles | فقط سبعة فصائل ذكية حول العوالم المعروفه , تحتاج مستويات عاليه من غاز النيتروجين , ليس من بينهم البشر . |
| Tüm ajansta sadece yedi kişi bu yetkiye sahip ve hepsi de bölüm başkanları. | Open Subtitles | فقط سبعة أشخاص في كامل الوكالة له هو، كلّهم مدراء قسم. |
| Dünya'da nerede olduğumuzu bilen sadece yedi kişi var. | Open Subtitles | هناك فقط سبعة اشخاص في العالم يعرفون أننا هنا |
| sadece yedi kişi sağ kaldık. | Open Subtitles | فقط سبعة منّا بقوا. |
| Babanla sadece yedi günüm kaldı. | Open Subtitles | لدي فقط سبعة أيام مع والدك. |
| - sadece yedi ay sürdü. | Open Subtitles | - هو كَانَ فقط سبعة شهورِ. |
| sadece yedi... | Open Subtitles | فقط سبعة |
| Ben kendim sadece yedi taneyle karşılaştım. | Open Subtitles | آه فقط سبعة |