"فقط لأنّي" - Translation from Arabic to Turkish

    • için
        
    • diye
        
    • sadece
        
    Yeni bir işim olduğu için, birdenbire hastaların öncelikli olduğunun farkında olmaktan vazgeçtiğimi düşünüyor olabilirsin. Open Subtitles انظر, أتظنّ بإعتقادك فقط لأنّي حصلت على هذا المنصب الجديد.. أنه فجأة لم أعد أدرك أن المرضى لهم الأولويّة..
    Senin eserin olan bu pisliği temizlemeye çalıştığım için kötü ebeveyn oldum yani. Open Subtitles فأنا الأب السيّء فقط لأنّي أحاولُ تصحيحَ الفوضى التي أحدثتِها.
    Bunun doğru olmadığını düşündüğüm için size bunları söylediğimin farkındasınız. Open Subtitles أنت تُدرِك أنّي أخبرك ذلك فقط لأنّي أظنّهم مخطئين
    Beni dinle, pasta okulu broşürüm var diye pasta okuluna gideceğim anlamı çıkmıyor. Open Subtitles فقط لأنّي لديّ كُتيّب مدرسة المُعجّنات لا يعني حقًا انّني سأذهب لمدرسة المُعجّنات.
    Grubumdan da atıldım. Zaten restoranda beleş yemek veriyorum diye alınmıştım. Open Subtitles فرقتي طردتني، و الذين أدخلوني فقط لأنّي أعطيتهم طعاماً مجّانيّاً في المطعم.
    sadece onun hayatı karşılığında takas edebileceğiniz bir piyon olmak istemediğim için değil. Open Subtitles وليس فقط لأنّي لا أودّ أن تضحّوا بي لإنقاذ حياته.
    Bu sadece senin aslında ne yaptığını görmek istemediğim içindi. Open Subtitles هذا فقط لأنّي أبيت رؤية حقيقة ما كنت تفعله.
    Evet, tamam. Balosuna gittim. Ama bunun tek sebebi "Chicago Sun Times" için bir haber yazıyor olmamdı. Open Subtitles نعم، ذهبتُ إلى حفل تخرّجها، لكن فقط ''لأنّي كنت أكتب قصّةً لصحيفة ''شيكاغو صن تايمز،
    Yoksa sadece bana rakip olmak için mi bu davayı seçtin? Open Subtitles أتعرف تفاصيل هذه القضية من الأساس أم أنّك هنا فقط لأنّي أمثّل الجانب الآخر؟
    Bak, sana söylemeyeceğime dair söz verdiğim için bana söylüyor. Open Subtitles انظر، لقد أخبرَتني فقط لأنّي وعدتها بالّا أخبرك.
    Sırf sevgilimden korktuğum için kardeşime yardım etmedim. Open Subtitles لم أساعد أختي فقط لأنّي كنت خائفةً من زوجي
    Törenden sonra ofisini temizlediğim için biliyorum. Open Subtitles أعلم ذلك فقط لأنّي أخليت مكتب أمك من متعلقاتها بعد الجنازة.
    Affedersin, omurilik cerrahı olduğum için soruyorum. Open Subtitles آسف، أسأل فقط لأنّي جرّاح عمودٍ فقريّ لمأكنأعني...
    - Bu harika. - Evet. Üçüncüsünde saçının üzerinde tepiniyorum diye bağırdığını düşünmüştüm. Open Subtitles المرّة الثالثة ظننتُ أنّكِ تصرخين فقط لأنّي كنتُ فوق شعرِكِ.
    Hayranlarımızla bir kaç selfie çektim diye bu kadar üzgün olmana anlam veremiyorum. Open Subtitles أنا لا أصدّق أنك مُستاء لهذا الحدّ فقط لأنّي إلتقطت بعض الصور الذاتيّة مع المُعجبين
    sadece ben doğalım diye rahatlıkla duvarlara zıplayabilirim... Open Subtitles فقط لأنّي موهوبٌ بالفطرة في تسلّق الجدران...
    Ancak itaatsiz davranmamın sebebi sadece bir şeylerin ters gittiğini hissetmem. Open Subtitles ولكنّي عصيت أمركِ فقط لأنّي شعرت أنّ هُناك خطبًا ما

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more