| Sen de sadece 12 yaşındasın, daha büyükmüş gibi davranmayı kes artık. | Open Subtitles | وانت عمرك اثنا عشر فقط لذا توقفي عن الادعاء بأنك أكبر بكثير |
| sadece nakit kabul ediyor o yüzden hemen arabamı satmalıyım. | Open Subtitles | وهو يقبل الدفع نقداً فقط لذا عليّ بيع سيارتي بسرعة |
| Şey, ben sadece dondurma için gelmiştim buraya... yani benimkini hazırlayıp gideyim. | Open Subtitles | أتيت هنا من أجل المثلجات فقط لذا سأصنع وادة لي وأغادر |
| Ama ölmesi için değil, yaralanması için.... ve nihayet her matadorun bir sonu olduğunu anlayabilir. | Open Subtitles | وليس موته ، بل يُجرح فقط لذا ، فقد يُفاجأ بالنهاية التى يلقاها كل مصارع |
| Kendini beğenmişin birinin sırf gazetelere çıkmak için onlara bulaşmasını istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد بعض المبتدئين يأخذون فرص معهم فقط لذا يمكن أن تصبح منشورة |
| Önceki kiracı olan Bayan Gardenia bir kaç sene önce öldü o yüzden, henüz hiçbir eşya taşınmadı. | Open Subtitles | المستأجرة السابقة السّيدة جاردينيا ماتت قبل بِضْعَة أيامِ فقط لذا مفيش حاجة اتحركت من مكانها لحد الآن |
| Hem de sadece ayın çalışanı olabilmek için? | Open Subtitles | فقط لذا هي يُمكنُ أَنْ تَكُونَ مستخدم الشهرِ؟ |
| Bak, ben Athar'la konuşamam, ...ben sadece seninle konuşabilirim, o zaman bir soru sorayım, ya durum tam tersi olsaydı? | Open Subtitles | أنا لا يمكننى محادثة آثار فأنا يمكننى محادثتك فقط لذا دعينى أسألك ماذا لو كان الأمر عكسيا ؟ |
| sadece bir uyku tulumu var. Yani ikiye bölmek zorunda kalacağız. | Open Subtitles | هناك كيس نوم واحد فقط لذا علينا ان نتزاحم, خنازير في البطانية |
| Onlar sadece bir aile, yani istila için gelmediler. Slitheen dünyası istemiyorlar. | Open Subtitles | إنهم عائلة واحدة فقط لذا فالأمر ليس غزواً |
| sadece bir kişi daha alacaklardı, ben de ağlamayı kessin diye, sıramı arkamdaki çocuğa verdim. | Open Subtitles | كان لديهم وقت لتلوين وجه واحد فقط لذا سمحت للطفل الذي كان ورائي أن يلون وجهه حتى أوقف بكاءه |
| sadece bugünlük, şimdi lütfen kaybol. | Open Subtitles | . هذا لمدة يوم فقط . لذا قوم لي بخدمة وأبتعد |
| Yani ünlülere yakın olmak için mi benimle beraber oldun? | Open Subtitles | لذا أنت كُنْتَ مَعي فقط لذا أنت يُمكنُ أَنْ تَكُونَ حول بَعْض الناس المشهورونِ؟ |
| Tek telefon hakkı olduğu için avukatını aradı. | Open Subtitles | و لكن لديه مكالمه واحده فقط لذا اتصل بمحاميه |
| Sana günün nasıl geçti diye sormam için sorarsın. | Open Subtitles | تَسْألُ فقط لذا أنا سَأَسْألُك حول يومِكَ، لذا أَسْألُ. |
| Pisuara gidip buzun üstüne işemek için mi? | Open Subtitles | فقط لذا نحن يُمْكِنُ أَنْ نَدْخلَ المبولةَ ويَتبوّلُ على الثلجِ؟ |
| Çürümüş olan sistem, bireyler değil! Bu yüzden, sisteme karşı savaşmalıyız. | Open Subtitles | الكل متعفن , و ليس البعض فقط لذا فالكل يجب أن يخضع للعلاج |
| Tek tekerleğimiz var... Bu yüzden havalanamayız. | Open Subtitles | لدينا عجلة واحدة فقط لذا لا نستطيع الإقلاع |
| Tek tekerleğimiz var... Bu yüzden havalanamayız. | Open Subtitles | لدينا عجلة واحدة فقط لذا لا نستطيع الإقلاع |
| Bu davetiye tek kişilik, o yüzden sakın bir erkekle gelme. | Open Subtitles | هذه دعوة لشخص واحد فقط. لذا لا تحضرى أحد معكى |