"فقط و" - Translation from Arabic to Turkish

    • sadece
        
    • oturup
        
    sadece oraya gidip etrafa bir bakacağım. Kimse beni görmeyecek. Open Subtitles سأذهب لهناك فقط و ألقي نظرة و لن يراني أحد
    Eşli ziyaretler sadece evli mahkûmlar için ve nişan yüzüğü göremiyorum. Open Subtitles الخلوة الخاصة للمساجين المتزوجين فقط و لا أرى آي دبلة زواج
    sadece Kanyon Yolu'nda bir nokta olarak görürsün. Orayı biliyor musun Martha? Open Subtitles تستطعين فقط أن تشاهديه من منطقة واحدة فقط و هي شارع كانيون.
    Ve zavallı çocuk sadece bize baktı kafası çok daha fazla karışmıştı, Open Subtitles و ذلك الطفل المسكين كان يتطلع إلينا فقط و يحتار أكثر فأكثر
    Burada oturup saldırıya uğramayı bekleyemeyiz. Open Subtitles لا نستطيع أن نجلس هنا فقط و ننتظر إلى أن نُهاجم
    Onları orda oturup kahvelerini içip Russ ve benim hediyelerimizi açmamızı izlemelerini bekliyordum. Open Subtitles توقعت أن أراهما جالسان هناك فقط و هما يشربان قهوتهما و يراقباننا أنا و روس و نحن نفتح الهدايا
    Pekala, neden az önceki yeni kızın kendi hakkında söylediği şeyleri alıp sadece biraz daha iyi hale getirmiyorsun? Open Subtitles حسنا ، لماذا لا يتم معاملتي مثل أي مجرد فتاة القديمة الجديدة وما قالت عن نفسها فقط و تحسينه
    Bizimkiler buradan sadece 40 dakika uzakta oturuyorlar ve eve hiç gitmiyorum. Open Subtitles والداي يبعدان عني 40 دقيقة فقط و لكنني لم أذهب للمنزل قط
    Onu götüreceğim ama sadece bir saatliğine ve muhabbet etmeyeceğiz. Open Subtitles حسنا سأخذها ولكن لمدة ساعة فقط و بدون احاديث جانبية
    sadece kafanı aşağıda tut, İngilizce bilmiyormuşsun gibi yap ve koş. Open Subtitles اخفضى رأسك فقط و تظاهرى انك لا تتحدثين الانجليزية، و اجرى
    Dünya üzerindeki yaşamın birinci milyar yılı veya daha fazlası sadece Archea'dan ve bir diğer tür tek hücreli organizma, bakteriden oluşuyordu. Open Subtitles في المليار سنة الأولى من الحياة على الأرض كانت الحياة تتكون من الأركيا فقط و نوع آخر من الكائنات وحيدة الخلية البكتيريا
    Anlatacağım masalı dinle sadece ve her şey yoluna girsin. Open Subtitles أصغِ لحكاية ما قبل النوم فقط و سيتّضح كلّ شيء
    sadece seninle beraber olmak ve sevgililerin yaptığı şeyleri yapmak istiyorum. Open Subtitles أريد أن أكون معك فقط و أن نفعل أشياء طبيعية كصديقين
    Müşteriler sadece bir kez sikişebilir ama sabaha kadar kokain çekerler. Open Subtitles العملاء يضاجعون ليلة واحدة فقط و لكن يستطيعون تعاطي الكوكايين للأبد
    sadece iki derse girdim, ve biri tişörtlerimizi seçmek içindi. Open Subtitles لقد حضرت محاضرتين فقط و في أحدها كنت أحضر القمصان
    Benim nilüferimin sadece bir günlük bileti var ve uçmuyor otobüse biniyor. Open Subtitles لدى لوتسي تصريح ليوم واحد فقط و لا تطير بل تأخذ الحافلة.
    - Bizim sadece üç günümüz vardı bense birini harcadım. Open Subtitles و كان لدينا ثلاث ايام فقط و انا اخذت احدهم
    sadece 2,000 kişi yaşıyor ve diğer birçok küçük şehir gibi yıllar içinde git gide boşalmış bulunuyor. TED إنه منزل ل٢٠٠٠ شخص فقط و مثل كثير من البلدات الصغيرة تم هجره عبر السنوات.
    Ben burada oturup oğlum kendini bozuk izin veremem. Open Subtitles لا يمكنني أن أجلس هنا . فقط و أدع إبني يخرّب نفسه
    Üzgün olduğunu biliyorum,ama oturup bunları konuşabiliriz. Open Subtitles أعرف أنك منزعج لكن دعنا نجلس فقط و نتحدث

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more