| Sonra sıcak çenesini elime kenetledi sonra da beni yuvarladı. | Open Subtitles | عندها غرز فكّه القاسي في ذراعي، و تدحرجتُ بعيداً عنه. |
| Anlaşılan, partnerinin dilini savuşturmak için hem kendi dilini kullanıyor hem de alt çenesini yanlara doğru hareket ettiriyordu. | Open Subtitles | يبدو أنّه يقوم باستخدام لسانه لصدّ اللسان الدخيل ولكنّه أيضاً يقوم بتحريك فكّه السفلي بينما يقوم بتضيق شفاهه السفلية |
| Yerine oturması için doktorların, çenesini üç yerden kırmaları gerekti. | Open Subtitles | واضطر الأطباء لكسر فكّه بثلاث مناطق ليتمكنوا من غلقه. |
| Ona gece yarısından sonra yemek yemeyi yasakladılar ve şu anda yabancı bir yerde çenesi ses çıkarıyor ve korkmuş durumda. | Open Subtitles | لقد منعوه عن الأكل بعد منتصف الليل وهو جائع الآن، وهو في أرضٍ أجنبية ومازل فكّه يصدر أصواتاً وإنّه فزعٌ جداً |
| Kaşları kalkmıştı, ve çenesi gevşemişti aynen şu an senin yaptığın gibi. | Open Subtitles | كان حاجبيه مُرتفعين، مثلكَ تماماً الآن، و كان فكّه مُرتخي. |
| Eğer çenesine kesik atabilirsem... | Open Subtitles | بوسعي قطع فكّه. |
| ...söktü. Çok dürüst. | Open Subtitles | لأنه قال إنني لن أستطيع فكّه بمفردي إنه صادق جداً |
| Bu son mesele için kusura bakma. çenesini kır. | Open Subtitles | متأسف، نسيت هدية الوداع قوموا بكسر فكّه .. |
| Bu son mesele için kusura bakma. çenesini kır. | Open Subtitles | متأسف، نسيت هدية الوداع قوموا بكسر فكّه .. |
| Patlama, çenesini yok etmiş ve dişlerini parçalamış. | Open Subtitles | الإنفجار حطم فكّه و بعثر أسنانه |
| Sen yaptın! çenesini sen kırdın. | Open Subtitles | أنت الذي فعلتها لقد كسرتَ فكّه |
| çenesini kırmışsınız. | Open Subtitles | هشّمتم فكّه لن يأكل بانتظام |
| Senin hakkında söyledikleri yüzünden çenesini de kırmam gerekirdi. | Open Subtitles | -كان حريّاً بي كسر فكّه ... -جزاء ما قاله عنكِ |
| Sanırım çenesini kırdım. | Open Subtitles | صدقا،أظن أنني كسرتُ فكّه |
| Suratına bir şarjör boşalttılar. çenesi dağıldı. | Open Subtitles | لقد أخذ طلقة في وجهه فجّرت فكّه بالكامل |
| - Dükkân sahibi hastanede. çenesi kırık. | Open Subtitles | -المالك في المستشفى،كُسِر فكّه |
| Örs gibi çenesi olan bir kuzeyli. | Open Subtitles | رجل من الشمال فكّه من السندان |
| Rob'ın bir suçu yoktu. Dünya Coğrafyası hocamız jet ski kazası geçirmişti, ...ve çenesine metal takılmıştı. | Open Subtitles | "لم يكن هذا ذنب (روب)، فلقد جبر معلمنا للجغرافيا العالمية فكّه إثر حادث درّاجة مائية" |
| Çok zeki ortağınızın, Jonas Siedel'in öldürülmeden saatler önce benim çantamla çenesine vurulmasını söylemesi dışında. | Open Subtitles | وأيضاً ستخبرك العبقرية هنا أنّ من ضرب (جوناس سايدال) على فكّه بحقيبتي... -فعل ذلك قبل عدّة ساعات من موته . |