"فلا بأس" - Translation from Arabic to Turkish

    • sorun değil
        
    • sorun yok
        
    • tamam
        
    • her şey yolunda
        
    • Önemli değil
        
    • öyle olsun
        
    • normal
        
    • eyvallah
        
    • sakınca yok
        
    Eğer bunu fark eden tek kişi bensem, sorun değil. Open Subtitles , و لو أنني الوحيدة التي ترى هذا فلا بأس
    Pekâlâ, demek kimse elini kaldırmıyor. sorun değil çünkü sen olduğunu biliyorum, hanımefendi. Open Subtitles حسناً، لم يرفع أحد يديه، فلا بأس لأنّي أعرف أنّه أنتِ يا سيّدتي،
    Eğer sonrasında buraya Ölmek için dönmek istersen, sorun değil. Open Subtitles اذا كنت تريد أن تعود إلى هنا لتموت فلا بأس
    Bizi ayırmaya da çalışmayacak. O yüzden, hiçbir sorun yok. Open Subtitles إنها لا تحاول أن تبعدنا عن بعض إذاً فلا بأس
    Eğer bu salak bir yıldönümünü kaçırmakla olacaksa, sorun yok! Open Subtitles إذا كان هذا يعني عدم القيام بذكرى سخيفة فلا بأس
    Büyük Yunan düşünürleri, aynı zamanda eylem adamıydı. Eğer çalışmak istemiyorsan, tamam. Open Subtitles الكثير من مفكريهم كانوا محاربين عظماء إن كبرت وأنت بكسل، فلا بأس
    * Çırp ellerini, her şey yolunda * * Çırp, çırp, hadi * Open Subtitles * صفق بيديك، فلا بأس * * صفق، صفق، صفق بيديك * * هيا *
    Hayatının geri kalanında turuncu tulum giymek istiyorsan sorun değil. Open Subtitles لو تودّ أن ترتدي بذلة برتقاليّة لبقيّة حياتك، فلا بأس.
    Sonrası için delilik raporu düşünüyorsan, sorun değil. Open Subtitles اذا كنت تريد ان تدعي الجنون لما بعد فلا بأس
    tamam, ne kadara satarsan sat benim için sorun değil. Open Subtitles حسناً، مهما كان ماتحصلين فيها، فلا بأس معي
    Eğer bunun hakkında konuşmak istemessen sorun değil.. Open Subtitles لو اردت عدم التكلم بهذا الموضوع فلا بأس . ما من مشكلة
    Sanırım bu normalde kaldırabileceğimden daha fazla bir bilgi... ama tüm hafta sonu spermden konuşmuş olduğumuza göre... sorun değil. Open Subtitles , هذه معلومة لا يمكنني تحملها لكن , بما اننا كنا نتحدث عن المنيّ طوال اليوم فلا بأس
    - Kıyafetleri iade etmek istersen sorun değil. Open Subtitles اعني, اذا كنتي تريدين ارجاع تلك الكنزة, فلا بأس, انا جاد
    Bana Damon deme şimdi. Kimseyi sevmiyorsa iyi, sorun yok. Open Subtitles لا تحاول إيقافي طالما هي لا تحبّ أحدًا، فلا بأس
    Aslında büyükannesinin göl evi ama o ölmüş, sorun yok yani. Open Subtitles في الواقع، إنه مِلك لجدتها ولكنّها متوفاة، فلا بأس من إستخدامه.
    ama omuz omuza yürüsem hatta omuzuna dokunarak yürüsem sorun yok TED ولكن ان سرنا بنفس الجهة وتلامست اكتافنا .. فلا بأس .. لن نشعر بالخطر حتى بهذا التقارب
    Başının neden dertte olduğunu anlatacaksan, sorun yok. Open Subtitles إذا أردتِ أن تخبرينى بما يضايقكِ , فلا بأس
    tamam. O zaman buraya sabahın beşinde gelir. Sakıncası yok. Open Subtitles حسناً، إذا كان سيأتي في الخامسة صباحاً فلا بأس بذلك
    * Çırp ellerini, her şey yolunda * Open Subtitles * صفق بيديك، فلا بأس * * أدرني *
    Önemli değil, bil diye söylüyorum, başka bir şeyse Önemli değil. Open Subtitles لا بأس ، و فقط كي تعلم . إذا كان شيئاً آخر ، فلا بأس
    Peki. İstiyorsan öyle olsun. O baca hasarlı. Open Subtitles إذا كنت تريد أن تكون المسؤول فلا بأس ، لكن هذه الأعمدة تعرضت للتفكك
    Yani aynı anda iki insanı sevmek, biri ölüyorsa normal midir? Open Subtitles إذن فلا بأس بحبّ شخصين بالوقت ذاته طالما أنّ أحدهما يحتضر؟
    Eğer sigara ya da bira almak istiyorsan, eyvallah. Open Subtitles إن كنت تريد شراباً أو سجائر فلا بأس بذلك
    Demek istediğim eğer birbirinizi özlediyseniz görüşmenizde bir sakınca yok. Open Subtitles إن كُنتما تشتاقان لـ بعض فلا بأس بـ التواصل

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more