| Diyorum ki bırakıyorum. Hakkım olmayan bir teklifi kabul edemem. | Open Subtitles | وأنا رفضته، فلا يمكنني قبول عرضًا لست مخولًا لقبوله. |
| Ama kim olduğunu bilmeden ona yardım edemem ki. | Open Subtitles | ولكن إذا لم أعرف من هي فلا يمكنني مساعدتها |
| Tekerlekli sandalyedeyim. Bu şekilde onu muayene edemem. Aşağı atla. | Open Subtitles | أنا مقعد، لذا فلا يمكنني فحصه في الٔاعلى، انزل |
| Eğer burası senin dairense, eve gelmiş olamam. | Open Subtitles | ان كانت هذه شقتك فلا يمكنني أن أعود الى المنزل |
| Ağzını oynatmıyor bile, ona yardımcı olamam. | Open Subtitles | حسناً, ان كانت لن تقول شيئاً فلا يمكنني مساعدتها بالتأكيد |
| Denetçi olduğum için damacananın yanında dolanamam. | Open Subtitles | بما أني مدقق حسابات، فلا يمكنني التجول حول مشرب الماء |
| Ama bu yetersiz kalabilir. İyileşeceğini garanti edemem. | Open Subtitles | ولكن ذلك تدبير مؤقت فلا يمكنني ضمان بأنه سيتعافى |
| Bu yüzden Başkan yardımcılığından istifa edemem ve etmeyeceğimde. | Open Subtitles | ولهذا السبب فلا يمكنني أن أستقيل من منصب نائبة الرئيس حتى نضع حدًا |
| Bu kapının ardında güvenliğini garanti edemem. | Open Subtitles | حالما تخرج من هذه الأبواب فلا يمكنني أن أضمن سلامتك. |
| Tanışma fırsatımız olmadığı için de burada oturup oturmadığını tasdik edemem. | Open Subtitles | لم تسنح لنا فرصة للتقابل، فلا يمكنني التأكد من مدى صحة إقامتكم هنا. |
| Tamir edeceğim bir arabanız yoksa size yardım edemem. | Open Subtitles | والآن ليس لديكما سيارة كي أصلحها فلا يمكنني مساعدتكما |
| Tamam, kuşatma altında olduğumuzu biliyorum ama beni duyamazlarsa onları kontrol edemem. | Open Subtitles | أجل، أدري أننا في حالة طوارئ ولكن طالما لا يسمعوني فلا يمكنني التحكم بهم |
| Ancak, sanığın önceki sicili göz önüne alındığında, bu ek suçların cezalandırılmadan düşürülmesine müsaade edemem. | Open Subtitles | ولكن, نظراً لسجل المدعى عليه السابق فلا يمكنني السماح لبقية التهم بالذهاب بدون عقوبة |
| Benimle gelirseniz ölmeyeceğinizi garanti edemem. | Open Subtitles | إذا أتيتم معي، فلا يمكنني أن أعدكم بأنكم لن تلقوا حتفكم |
| Şimdi, kim olduğunu öğrenmek istiyorsan sana bu konuda yardım edemem, ama senin ne olduğunu, söyleyebilirim. | Open Subtitles | الاَن، عليك أن تجد من أنت فلا يمكنني مساعدتك بذلك، لكن... بامكاني اخبارك عن من أنت |
| Politikacı veya diplomatsanız ne kadar güzel ve çekici olsanız da fark etmez sizinle sohbet edemem. | Open Subtitles | فإذا كنتِ سياسية أو دبلوماسية، فلا يهم كم أنتِ جميلةأوفاتنة.. فلا يمكنني أن أتحدث معكِ فحسب ... |
| Beni burda çekmeyin. Onlara yardım edemem. | Open Subtitles | لا تدخلوني إلى هناك فلا يمكنني مساعدتهم |
| Durumu göz önüne alırsak teklifini kabul edemem. | Open Subtitles | وفقًا لوضعي، فلا يمكنني قبول عرضك. |
| Pekala eğer sana güvenemezsem o zaman seninle ortak da olamam. | Open Subtitles | حسناً، إذا كان لا يمكنني الوثوق بك فلا يمكنني أن أكون زميلك |
| Çünkü sana güvenemezsem, seninle birlikte olamam. | Open Subtitles | لأنهُ أذا لم أستطع الوثوقَ بك فلا يمكنني البقاء معك |
| Yemin altında olduğum için dürüst olacağım; bence değil. | Open Subtitles | بما أنّني تحت القسم، فلا يمكنني الكلام حسب رأيي |