| Jimmy, sen arabayı koy ve bir şey söyleme. | Open Subtitles | جيمي فلتضع السيارة في مكان ما ولا تخاطبني |
| O bakmıyorken bunları montunun cebine koy. | Open Subtitles | فلتضع هذه في جيب معطفها عندما لا تنظر إليك. |
| Bir dahaki sefere, başıma bir çöp torbası geçir ve bir tabutun içine koy. | Open Subtitles | في المرة القادمة فلتضع فوق رأسي كيس قمامة وتدخلني في تابوت |
| Hemen silahı gösterge paneline koy ve in aşağı! | Open Subtitles | فلتضع السلاح أمامك على اللوحة واخرج من السيارة ، الآن |
| Şimdi silahı yere bırak ve gidip anneni görelim. | Open Subtitles | لذا فلتضع السلاج جانباً فقط ودعنا نذهب لنُخبرها أنك بخير |
| Teşekkürler dostum. bırak bıçağı. | Open Subtitles | شكراً لك يا صديقي ، فلتضع السكينة جانباً |
| Ellerini başının üstüne koy ve silahını teslim et. | Open Subtitles | فلتضع يدك فوق رأسك ولتسلمسلاحك. |
| Siktir, onlardan birini torbaya koy hemen. | Open Subtitles | تباً ! فلتضع إحدى تلك السبائك في الحقيبة اللعينة |
| Bir dolar koy bakalım. | Open Subtitles | (ALL LAUGH UPROARIOUSLY) حسنا فلتضع دولار على الابريق |
| - Telefonu uzak bir yere koy. | Open Subtitles | فلتضع الهواتف الخلوية بالخارج |
| Şimdi bu bakır tavayı kafana koy. | Open Subtitles | والآن فلتضع هذه علي رأسك |
| Kendini benim ayakkabıma koy. | Open Subtitles | فلتضع نفسك مكاني. |
| Çantayı yere koy, geri adım at. | Open Subtitles | فلتضع الحقيبة على الأرض ! تراجع |
| Kendi kurallarını koy. | Open Subtitles | أنت الملك، فلتضع قوانينك |
| Pekala, o zaman önce kurabiyeni bırak. | Open Subtitles | حسناً، فلتضع الكعكة أولاً إذاً |
| - Sen bırak silahını. - Siktir. Bırakmam silahımı. | Open Subtitles | فلتضع سلاحك ارضاً - تباً لكِ هل أبدو أبلهاً ؟ |