| Seni tehlikeye atmak istemiyorum diyorum. Bize bir şey borçlu değilsin. | Open Subtitles | هدفي هو أن أخفف عنك حملك، فلست تدين لنا بأي شيء. |
| Bana yürüdüğünü anlayabiliyorum ama ne yazık ki tipim değilsin. | Open Subtitles | أفهم أنك منجذب إليّ لكن، أعتذر فلست من نوعي المفضل |
| Güzel, hayatının geri kalanında ağzını kapalı tuttuğun sürece tehlikede değilsin. | Open Subtitles | طالما أبقيت فمك مغلقاً بقيّة حياتك فلست فى خطر |
| Bana hiç bulaşma, kendini kahraman sanan ben değilim. | Open Subtitles | مهلاً لا تقلبي ذلك فوقي فلست أنا من يخال نفسه خارقاً |
| Dolayısıyla her ne iseniz, aslında sizi meydana getiren şey değilsiniz. | TED | لذا، فأي شيء أنت، فلست الاشياء.. التي تكونت منها. |
| Ben hiçbir zaman olumsuz bir şekilde geri dönüş yapmadım. Ben inançlı biri değilimdir. | Open Subtitles | اتمنلى ان تعفيني من ذلك, فلست رجلا دينا سيدي |
| Bilmeni istiyorum ki eğer konuşacak birini arıyorsan, yalnız değilsin. | Open Subtitles | أنا.. أردتك فقط أن تعرف أنه إن أردت أن تتحدث لأحد هنا فلست وحدك |
| Bak, eğer havanda değilsen, bunu yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | إن لم تكن في مزاج جيد فلست مضطرًا للقيام بذلك |
| Tabi bunu istemiyorsan yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | إذا كنت حتما لا تريدين فعل هذا, فلست مضطرة. |
| Şimdi, eğer benimle evlenmek istemiyorsan, zorunda değilsin. | Open Subtitles | لذا ، اذا لم تريدي ان تتزوجي بي فلست مجبرة |
| Patronum değilsin benim. | Open Subtitles | لا تتحدث إلي كثيراً، فلست رئيسي في العمل. |
| Ne düşünürsen düşün babanın oğlu değilsin sadece. | Open Subtitles | لأنه مهما كان ما يدور بخُلدك، فلست ابن والدك فحسب |
| Elizabeth teyzenin doğum gününe gitmek istemezsen gitmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | إذا كنت لا تريدين الذهاب إلى حفلة ميلاد خالتك؟ فلست مضطرة لذلك، لعلمك؟ |
| Çünkü nasıl bir suç işlendiyse bunu cezasını çekmesi gereken kişi sen değilsin. | Open Subtitles | لأنه أياً كان ذلك الدين فلست الشخص الذي يحتاج للعقاب الآن |
| Tüm bunların sebebi sen değilsin tabi. | Open Subtitles | يسهل عليك قول ذلك فلست السبب في هذه الفوضى |
| Tamam kardeşin ne planlıyorsa bunu yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | حسناً، مهما كانت خطة أختك فلست مضطراً لتنفيذها |
| Sakinleş, sorunları olan bir tek sen değilsin! | Open Subtitles | حسنا, هديء من روعك, فلست ! الوحيد الذي يعاني من المشاكل |
| Beni gizlice gözetliyorsan pek de iyi değilsin. | Open Subtitles | ان كنت تتجسس علي فلست جيدا في ذلك |
| Hey, her defasında aylarca uzakta olan ben değilim. | Open Subtitles | عفوا ، فلست أنا التى تسافر لشهور و شهور كل مرة |
| Slow dans esnasında burnu kanıyan ilk erkek ben değilim ki. | Open Subtitles | فلست أول شاب ينزف أنفه أثناء الرقص البطيء |
| Eğer beğenmediyseniz almak zorunda değilsiniz Madam. | Open Subtitles | إذا لم تعجبكِ, فلست مجبرة على شرائها, سيدتي |
| Bırak gelsinler. Kolay bir hedef değilimdir. | Open Subtitles | دعهم يجيئوا، فلست هدفًا سهلًا. |