| Her iki yönden de eğer doğruyu söylüyorsa, fazla zamanımız yok demektir. | Open Subtitles | على أي حال لو أنها تقول الحقيقة، فليس لدينا الكثير من الوقت |
| Babasıyla yaptığımız anlaşmalara uyarsak korkacak bir şey yok demektir. | Open Subtitles | أعتقد أن لو إلتزمنا ، بالميثاق الذي قطعناه مع والده فليس لدينا ما نخشاه |
| Çünkü ben beyin konusunda haklıysam o zaman yanıldığını kanıtlamak için vaktimiz yok demektir. | Open Subtitles | لأنّني لو كنتُ محقاً بشأن دماغها فليس لدينا الوقتُ لكي ننغمس في خطئك |
| - Uçağı kaçırırsak, burada kaldık demektir. | Open Subtitles | لو فوّتنا تلك الرحلة، فليس لدينا طريق للعودة. |
| Bu durumda Kay uyanmadıkça, takılıp kaldık demektir. | Open Subtitles | لذا ما لم تستيقظ (كاي)، فليس لدينا شئ |
| Duştan çıkıp kurulanın. Fazla vaktimiz yok. | Open Subtitles | اخرجوا من الحمام ، وجففوا أنفسكم فليس لدينا الكثير من الوقت |
| Kaçak mal götürmezlerse elimizde bir şey yok demektir. | Open Subtitles | لو لم ينقلوا البضائع المهربة فليس لدينا شىء |
| Eğer sildiysen konuşacak bir şeyimiz yok demektir. | Open Subtitles | لو قمتُ بمسحه فليس لدينا أيّ شيء لنتحدث بشأنه |
| Tanrım, bilgisayarda ve basılı fotoğrafımız yoksa hiçbir şeyimiz yok demektir! | Open Subtitles | لو ليس عندنا صور على الكمبيوتر أو صور عادية فليس لدينا شيء تاريخنا ضاع |
| Mac, eğer haklıysan ve karaciğeri başkasına nakledeceklerse, fazla zamanımız yok demektir. | Open Subtitles | ماك)، لو انك محق، وأنهم سيقوموا بزراعة) كبدها لشخص آخر، فليس لدينا وقت كثير |
| Otoimmünse doğrulamak için yeterli vaktimiz yok. | Open Subtitles | حتى إذا كان مرض مناعي فليس لدينا الوقت لإثبات هذا |
| Şunları giymelisin. Çok vaktimiz yok. | Open Subtitles | إسمع، إرتدي هذا فليس لدينا الكثير من الوقت |