| Yani klonlama yapıyorlardıysa ve Flemming de herşeyi açıklamaya karar verdiyse... | Open Subtitles | اذا، ان كانوا يستنسخون البشر و قرر فليمينج اطلاق صفارة الانذار |
| Ben Bayan Flemming, Cumberland Apartmanları, Wilshire. | Open Subtitles | انا السيدة فليمينج, شقق كامبرلاند,فى ويلشير |
| Sizi bana birşey anlatmak için zorlayamayacağımı biliyorum, ama Flemming ulusal güvenliği ilgilendiren bir bilgiye sahip olmuş olabilir. | Open Subtitles | اعلم انه لا يمكنني اجبارك على قول شيء و لكن فليمينج ربما يملك معلومات تتعلق بالأمن القومي |
| Fleming, Cipriani, Bn. Dewhurst... polisten evvel bulman... | Open Subtitles | فليمينج, كيبريانى, السيدة ديوارست, متقدما فى هذا عن البوليس فى كل مرة, |
| Teğmen Disher, Adrian Monk ve Sharona Fleming. | Open Subtitles | ليوتينانت ديشر، أدريان مونك وشارونا فليمينج |
| Bayan Fleming, Judge Lavinio'nın birkaç video kasetini fark etmiş. | Open Subtitles | السيدة فليمينج لاحظت بوجود أشرطة فيديو للقاضية لافينيو |
| Bu paket Dr Richard Flemming'e Dr Richard Flemming tarafından gönderilmiş. | Open Subtitles | هذا الطرد تم ارساله لدكتور فليمينج و قد ارسله لنفسه |
| Flemming'in ilaç nedenli paranoyadan muzdarip olma olasılığı var. | Open Subtitles | هناك احتمال ان فليمينج كان يعاني من جنون الشك بسبب الادوية |
| Flemming ve Stofer kök hücre araştırmasındaki son teknoloji ürünlerin hepsini sipariş etmiş. | Open Subtitles | فليمينج وسوفتر طلبوا كل المواد الاخيرة الخاصة بأبحاث الخلايا الجذعية |
| Flemming kasabadaki kimseye güvenilemeyeceğini söyledi, ama bunu birilerine anlatmamın o adama bir borcum olduğunu anladım. | Open Subtitles | فليمينج قال انه لا يوجد احد بالمدينة يمكن الوثوق به و لكن اعتقدت اني مدين للرجل بإخبار احد ما |
| Dedin ki Flemming ve Stofer'in klonlamayı araştırdığına dair kanıt var. | Open Subtitles | انتِ قلتِ بالأمس، ان هناك دليل على ان فليمينج و سوفتر كانوا يقموا بأحاث على الاستنساخ |
| Flemming'in etkilendiğini anladık, sonra diğer kasaba halkının peşinden gittik. | Open Subtitles | اكتشفنا ان فليمينج أُصيب ثم لاحق سكان المدينة الآخرين |
| Hemşire, ben Dr. Flemming. Karım burada hasta. Onu görmek istiyorum. | Open Subtitles | ايتها الممرضة, انا د/فليمينج, زوجتى مريضة هنا واريد ان اراها |
| Dr. Flemming geldi. Israrla karısını görmek istiyor. Evet. | Open Subtitles | انه د/فليمينج هنا, ويصر ان يرى زوجته نعم, شكرا |
| Eğer Fleming'i bulabilirsek ondan bazı cevaplar alabiliriz. | Open Subtitles | حسنا, أن استطعنـا أن نجد فليمينج, ربما يعطينــا بعض الأجوبة |
| NSA Fleming'in sınıfından birinin tanıklığında... Magnus Einersson'a ulaşmış. | Open Subtitles | الناس قابلت شخصـا من صف البروفيسور فليمينج كشاهد |
| Fleming'in sürdüğü arabanın yerini tespit ettik. | Open Subtitles | لقد حددنا موقع السيارة فليمينج هو من كان يقودهـا |
| Fleming'e neden benimle Stanford'la ilgili bilgilerin İntersect'te olduğunu sordum. | Open Subtitles | لقد سألت فليمينج عن ستانفورد حول الذي في التقاطع |
| Alexander Fleming ikinci iş olarak berberlik mi yapıyordu? | Open Subtitles | هل عمل أليكساندر فليمينج عملاً إضافياً كمصفّف للشعر؟ |
| Tyson, bunlar Stephanie'nin anne babası, Bay ve Bayan Fleming. | Open Subtitles | تايسون، هؤلاء عائلة ستيفاني، السيد والسيدة فليمينج. |
| Fleming ve Mayhew şirketlerini yeni bir kuruluşta birleştirdi. | Open Subtitles | كانت لديها فكرة الربط بين شركة فليمينج ماهايو و المؤسسة الجديدة |