| Kimin onu Silahın önüne attığını öğrenmek için bir plan yaptım. | Open Subtitles | سعيت لمعرفة من أقحمها في ذلك الموقف، من وضعها أمام فوهة المسدس |
| ve Silahın dibini kızın vajinasına dayayarak | Open Subtitles | ووضعوا فوهة المسدس في مهبل الفتاة وأجبروها على ضغط الزناد |
| Silahın ucu orta derecede göğüse yakın tutulmuş gibi görünüyor. | Open Subtitles | يبدو أن فوهة المسدس قبضت على بعد متوسط بالقرب من الصدر |
| - Namlu gözüne doğrultulmuş. | Open Subtitles | تمّ ضغط فوهة المسدس على عينيه، لذلك |
| Birinin başınıza silah dayadığı zamanki korku gibi. | Open Subtitles | حسنٌ , هذا النوع من الخوف ، و الذي يشوبكَ حينما يوجه أحدهم فوهة المسدس تجاهكَ. |
| Silahın namlusuna doğru baktığımı hatırlıyorum. | Open Subtitles | كل ما أتذكره هو أنني كنت انظر إلى فوهة المسدس. |
| Silahın ateşlenmesinden dolayı kısmen doğal yapısını kaybetmiş. | Open Subtitles | ...ولكن العينة كانت مشوهة جزئياً .... بالحرارة الناتجة من فوهة المسدس |
| Namlu Vahşi Bill'in kafasından en fazla 10 santim uzaktaydı. | Open Subtitles | لم تكن فوهة المسدس تبعد أكثر من 10 سنتيمترات من رأس (وايلد بيل) |
| Bu veya varil oldu bir silah, ve sen bunu biliyorsun. | Open Subtitles | لقد كان هذا او فوهة المسدس ، ولقد عرفت ذلك. |
| Kafasına bir silah dayadığında eski Philadelphia Eagles oyuncusu, 44 yaşında, Division II futbol koçuydu. | TED | لاعب دفاع سابق في فريق"صقور فيلادلفيا". كان مدرب مساعد بعمر 44، عندما قرر أن يصوب فوهة المسدس لرأسه. |