| Ama burada olmaz. kütüphanede konuşanları sevmezler. | Open Subtitles | ولكن ليس هنا هم يكرهون من يتكلم فى المكتبه |
| Çünkü sen kütüphanede bağırmanın seni asi ve kural bozan biri yaptığını zanneden tiplerdensin ama seni yaptığı şey aslında kendini beğenmiş, düşüncesiz, saygısız- | Open Subtitles | لأنكِ من النوع الذى يعتقد أن صراخك فى المكتبه يجعلك متمرداً وتكسر القوانين عندما تكون متعجرفاً |
| Seni kütüphanede duydum Freya. Erkenden Londra'ya gidiyorum. | Open Subtitles | سمعتكِ فى المكتبه سأغادر باكراً إلى لندن |
| Beyefendi nerede? - Aşağıda. kütüphanede sanırım. | Open Subtitles | -فى الطابق السفلى، فى المكتبه على ما اعتقد |
| Her gün kütüphanede bunlardan görüyorum zaten. | Open Subtitles | أنا أراها الآن و دائما فى المكتبه |
| Bak, bunu kütüphanede bulduk. | Open Subtitles | بصى لقينا ده فى المكتبه. |
| kütüphanede araştırdım. | Open Subtitles | لقد بحثت فى المكتبه |
| Ertesi sabah aşağıya indiğimde Amyas'la Caroline'ın kütüphanede bağrıştıklarını duydum. | Open Subtitles | فى الصباح التالى عندما ذهبت للطابق الأسفل سمعت (أمياس) و(كارولين) فى المكتبه لا أعلم من أين جاءوا بهذا النشاط |
| - kütüphanede. | Open Subtitles | - فى المكتبه, أنه ليس مجرد كتاب- |
| kütüphanede göze çarpan bir şey yaşanmadı. | Open Subtitles | لا شئ مريب حدث فى المكتبه |
| kütüphanede buldum. | Open Subtitles | وجدتها فى المكتبه |
| Hayır, onu kütüphanede bırakmıştım. | Open Subtitles | مارى)؟ لا ، تركتها فى المكتبه) |