| Parktaki kızın eşarbı bu gazeteye sarılıydı. | Open Subtitles | لقد كانت للفتاة فى المنتزه لقد لفت بها وشاحها |
| Tabii ki. Parktaki ilk günümüzde sen söyledin bana. | Open Subtitles | بالطبع ، لقد غنيتها لى فى المنتزه أول يوم التقينا به |
| Ve Parktaki o gecenin hayatımdaki en iyi an olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | وأعلم أن تلك الليلة فى المنتزه... كانت أفضل وقت حظيت به. |
| Central Park'ta ki Konserimize ve "Mercedes, Geleceğini Kendin Çiz" burs törenine hoşgeldiniz. | Open Subtitles | مرحبا بكم فى حفلتنا فى المنتزه و مرسيدس تقود احتفالاتكم وثقافتكم |
| Central Park'ta hoşlanıra gitti. | Open Subtitles | لقد تذوقوا طعم هذا فى المنتزه العام |
| Ne de olsa yetişkindim. Ve 3 gün sonra bir parkta uyandım. | Open Subtitles | وبعد ذلك استقيظت فى المنتزه بعد ثلاثه ايام |
| Ve 3 gün sonra bir parkta uyandım. | Open Subtitles | وبعد ذلك استقيظت فى المنتزه بعد ثلاثه ايام |
| Artık taşra gezilerine gitme, artık parkta uzun günler geçirme. | Open Subtitles | لا رحلات خارج البلاد ولا تقضي أوقات العصر فى المنتزه |
| - Parktaki kızın söylediği bir şarkı. | Open Subtitles | - هذه أغنية قد غنتها الفتاة فى المنتزه - |
| Parktaki ilk buluşmamızdan beri saklıyorum. | Open Subtitles | منذ أن التقينا أول مرة فى المنتزه |
| Parktaki sanat müzesi nasıl? | Open Subtitles | متحف الفنون فى المنتزه. فى الساعة2: |
| Parktaki şu küçük kız gibi mesela. | Open Subtitles | هذه الفتاة الصغيرة فى المنتزه |
| ..Parktaki gününüzü hoş geçirmenizi umarım. | Open Subtitles | تمتعن بيومكن فى المنتزه |
| Parktaki merdivenlerden. | Open Subtitles | فى المنتزه |
| - Park'ta değildi. | Open Subtitles | -إنه لم يكن فى المنتزه -ألم يكن؟ |
| Keçilerin kanını emen Meksika kökenli, dört bacaklı ve dehşet verici bir yaratık hakkında bir efsane var ve bu yaratık South Park'ta görülmüş olabilir. | Open Subtitles | الأساطير تروى عن مخلوق ذو أربع مرعب من (المكسيك)، يمتص دماء الماعز و قد يكون شوهد فى المنتزه الجنوبى |
| Uzun yolculuklar, parkta uzun akşamüstleri yok. | Open Subtitles | لا رحلات خارج البلاد ولا تقضي أوقات العصر فى المنتزه |