| Kadını tanıyorlar, dün gece Jefferson Park'ta kendisiyle konuşmuşlar. | Open Subtitles | وكلهم يعرفونها وتحدثوا معها فى حديقة جيفرسون ليلة امس |
| Güney Amerika laması. Ark Park'ta görebilirsiniz. | Open Subtitles | انه حيوان اللاما موجود لدينا فى حديقة ارك بارك |
| Alice Alquist bana bunu yıllar önce Covent Garden'da vermişti. | Open Subtitles | لقد أعطتها اليس اليكويست منذ سنوات مضت فى حديقة كوفينت |
| Bu sabah Madison Square Garden'da iki güreşçinin ölü bedenleri bulundu. | Open Subtitles | لقد وجدوا جثتين لمصارعين فى حديقة ميدان ماديسون. |
| Amalfi'de Akdeniz'in çok yükseklerinde, bir bahçede, kolunu tuttum. | Open Subtitles | فى آمالفى عالياً فوق البحر المتوسط فى حديقة ،أمسكت بذراعه |
| Her çarşamba Bay Villette'in bahçesinde çalışırım. | Open Subtitles | انا دائماً أعمل فى حديقة السيد فاليت أيام الاربعاء |
| Uçağın kontrolünü ele geçirip şehrin kenarındaki bir endüstriyel parka zorunlu iniş yapabildik. | Open Subtitles | تمكنا من التحكم فى الطائرة وهبطنا بها فى حديقة صناعية على حدود المدينة |
| Bahçede yürüyen bir hanımefendi... ufak tefek biriydi üzerinde siyah bir elbisesi vardı. | Open Subtitles | سيدة فى حديقة كانت ذات شعر فضى كما أنها كانت نحيلة وترتدي فستان أسود |
| hayvanat bahçesinde bir sahne çekiliyordu, oynayacak çocuğa ihtiyaçları vardı. | Open Subtitles | نعم ،انهم يصورون مشهد فى حديقة الحيوان ويريدون أطفال اضافيين |
| En son sizinle Bishop's Park'ta buluşmayı umduğunu yazmış. | Open Subtitles | و آخر شئ أنه كان يفترض لقاءك فى حديقة بيشوب |
| - Tabii. Peki. Jefferson Park'ta yürüyüş yaptım. | Open Subtitles | لقد ذهبت لأتمشى فى حديقة جيفرسون |
| "Echo Park'ta bir tutuklama emrini yerine getiren bir emniyet polisi vurularak öldürüldü." | Open Subtitles | ضابط شرطة تم قتله هذا اليوم خلال تنفيذه لمهمة تفتيشية "عالية الخطورة فى حديقة "إيكوا |
| "Echo Park'ta bir tutuklama emrini yerine getiren bir emniyet polisi vurularak öldürüldü." | Open Subtitles | خلال تنفيذه لمهمة تفتيشية "عالية الخطورة فى حديقة "إيكوا أعطنى السلاح الملعون |
| Madison Square Garden'da olduğumu biliyorum. | Open Subtitles | اعلم اننى فى حديقة ماديسون سكوير |
| Son günlerde Gene'in bahçesinde dolanıyordu. Güllerin dikenleri battı sanırım. | Open Subtitles | لقد كان يتجول فى حديقة (جين) مؤخرا اعتقد انه خدش نفسه عند احدى الشجيرات |
| Uçağın kontrolünü ele geçirip şehrin kenarındaki bir endüstriyel parka zorunlu iniş yapabildik. | Open Subtitles | تمكنا من التحكم فى الطائرة وهبطنا بها فى حديقة صناعية |
| Bahçede yürüyen bir hanımefendi. | Open Subtitles | سيدة فى حديقة |
| hayvanat bahçesinde bir sahne çekiliyordu, oynayacak çocuğa ihtiyaçları vardı. | Open Subtitles | نعم ،انهم يصورون مشهد فى حديقة الحيوان ويريدون أطفال اضافيين |