"فى قفص" - Translation from Arabic to Turkish

• kafese
• kafesine
• bir kafeste
• kafes içinde

Sizi dansçı kızlar gibi kafese kapatmamıza rağmen mi?
حتى بعد اذ حبسناك فى قفص جوجو مثل راقص جوجو عادي؟

Evet, çünkü burada... Onu uyandırıp sonra da bir kafese tıktık.
... نعم،لإنه بهذا المكان نحن أيقظناه ووضعناه فى قفص

Tüccar da onu daha büyük bir kafese koyup 300 altın karşılığında Londra Hayvanat Bahçesi'ne satmış.
وقام التاجر بوضعها فى قفص أكبر وباعها لحديقة حيوان لندن مقابل ثلاثمائة جنية أنجليزى!

Seni tavşan kafesine koydum! Şişko sırtının her bir santimetre karesini dürttüm.
لقد وضعتك فى قفص أرانب، وقمت بنخز نتوءات جسدك الخارجة إلى داخل القفص..

Lütfen! Lütfen! Küçük kızım aslan kafesine düştü!
أرجوكم ابنتى وقعت فى قفص الأسد

Kesin olarak cumartesi bayım. Derin bir teknesi olan güzel bir kafeste iki kanarya.
يوم السبت بلا إخفاق يا سيدى طائران كنارى فى قفص على صينية

Eğer ben kazanırsam, Dooku'ya seni bir kafes içinde vereceğim, tıpkı bu pis yaratıklar gibi.
واذا انتصرت , سوف اسلمك الى دوكو فى قفص , مثل واحد من هولاء المخلوقات القذرة

Bir kafese konulmaya hazır değilim.
أنا لست مستعدة لكى أكون فى قفص ما

Hopsie, seni kafese kapatmak gerek.
ينبغى أن تبقى فى قفص يا هوبسى

Onu demir bir kafese kapattılar; parmaklıkları yok, penceresi yok. Bu onu öldürür.
-يضعونها فى قفص مغلق دون منافذ هواء

- İmdat! Beni kafese kapatıyor.
أنها تضعنى فى قفص.

Jack Byrnes sen kafese kapatılmış bir aslan gibisin.
"جاك بايرنز" انت اسد محبوس فى قفص

Onları bir kafese mi gönderdin?
أرسلتهم لكى بكونوا فى قفص ؟

Bunun yerine oğlum, senden o kafese girmeni istiyorum!
لذا بدلاً من ذلك يا صبىّ، أريد منك أن... إدخل فى قفص الارنب هذا!

O çocuk bir kafese kapatılmalı.
هذا الشخص يجب أن يحبس فى قفص.

Kendini kitap kafesine mi kilitledin?
أغلقتى على نفسك فى قفص الكتب ؟

Kızım aslan kafesine düştü!
ابنتى وقعت فى قفص الأسد

Artık dansçı kafesine kapatılmanın ne hissettirdiğini biliyorsunuz.
الان تعرف ما هو شعورك ان تحبس فى قفص .

Bu soylu prens ömrünün geri kalanını bir kafeste geçirmesin.
لا يمكن لهذا الأمير النبيل أن يقضى بقية حياتة فى قفص

Sadece benim ihtiyarı boktan bir kafeste görmek koyuyor.
أنه فقط من الصعب إنك تري رجلك الكبير يجلس فى قفص لعين

Ama şimdi onu Paris'e demir kafes içinde getireceğim.
لكنى سأعيده إلى باريس فى قفص حديدى

"Demir kafes içinde."
فى قفص حديدى