| Yükse dozlarda verilince polio virüsünü yok ettiği ve sinir hasarını düzelttiği görülmüş. | Open Subtitles | ثبت أن الجرعات العالية جداً تقضي على فيروس شلل الأطفال وتشفي الضرر العصبي |
| Eğer orada o virüsün bir izi varsa onu buluruz. | Open Subtitles | أن كانت هناك أي دلالة على وجود فيروس فسنعثر عليه |
| Bunu izleyen aylarda, Batı Afrika, Ebola virüsü hastalığından binlerce kişiyi kaybedecekti. | TED | خلال الأشهر التالية ستفقد إفريقيا الغربية الآلاف من الناس بسبب فيروس إيبولا. |
| Senin ve adamlarının yardımınla zombi virüsüne karşı bir aşı yapabiliriz. | Open Subtitles | بمساعدتك أنت و رجالك يمكننا أن نصنع لقاح ضّد فيروس الزومبي |
| Bir virüs mü bakteri mi olduğunu bilen var mı? | Open Subtitles | أي واحد يعرف سواء هو هل فيروس أو بكتيريا؟ |
| Taliphus 8, Ferrous'un kontrolünde bulunan... bölgenin derinliklerinde bir yerde. | Open Subtitles | يقع تاليفوس 8 في عمق الأراضي التي تسيطر عليها فيروس. |
| Zaman yolculuğundan ve bir kızı, ölümcül bir virüsten kurtarmaktan söz ediyordun ve sonra birden adını haykırmaya başladın. | Open Subtitles | كنت تخبرني عن السفر عبر الزمن و كيف أنك كنت تريد , انقاذ فتاة من فيروس مميت ثم بدأت تصرخ باسمها |
| Şimdiden, normal veba virüsünden 60 kat daha güçlü bir virüsü başarıyla büyük miktarlarda üretmeyi başardık. | Open Subtitles | لقد قمنا بنجاح بإنتاج لقد قمنا بانتاج فيروس أقوى 60 مرة من فيروس الطاعون الأسود |
| Artık iki konak arasında çoğalan patojen daha başarılı bir virüse dönüşmek için iki katı şansa sahiptir | TED | الآن بحمله داخل عائلين اثنين، يمتلك مسبب المرض ضعف الاحتمالات في التحور إلى فيروس أكثر نجاحاً. |
| Bu oldukça fena bir virüstür. | Open Subtitles | وهذا يدل على وجود فيروس سيء ينتشر في جسدها |
| Ölümcül, melez bir çiçek virüsünü nasıl ticari bir depoda saklayabildin? | Open Subtitles | كيف لك أن تخزن فيروس هجين الجدري القاتل في منشأة تجارية؟ |
| Bilgisayar virüsünü yayan ve konsolosluğa tehdit e-postalarını gönderen IP adresini bulduk. | Open Subtitles | لدينا العنوان الإلكتروني الذي أطلق فيروس الحاسوب ورسائل التهديد الإلكترونية ضد القنصلية. |
| Yakın zamanlarda bazı araştırmacıların H5N1 kuş gribi virüsünü daha tehlikeli hale getirebildiklerini gördük. | TED | لقد شاهدنا مؤخرا قضية قام فيها الباحثون بتطوير فيروس إنفلونزا الطيور إتش 5 أن 1 ليكون أكثر فعالية وقوة. |
| Ve eğer farklı bir virüsün genomunda tamamen aynı olan sekanslar varsa onları maviyle boyuyorum. | TED | ولنلّون هذه النوافذ الصغيرة بالأزرق و في حال وجد فيروس آخر له تتابع متماثل في محتواه الوراثي لهذا الفيروس. |
| Bizim en yakın genetik akrabalarımızdan şempanzeye adapte olmuş bir virüsün herhangi bir değişime bile ihtiyacı olmayabilir. | TED | وإنَّ فيروس متكيف لأن يصيب الشمبانزي، واحداً من أقرب أقاربنا الجينيين، قد لا يتطلب أية تغييرات على الإطلاق. |
| Bilim adamları alacakları omega virüsü örneğini bir inceledikten sonra. | Open Subtitles | ليس بعد أن يحلل علمائهم عينة فيروس أوميجا التي إستلموها |
| Bacağını kırdıktan sonra tüm takımı tuhaf bir mide virüsü kaptı ve hepsi birden yarışma pistinin ortasına kustu, tamam mı? | Open Subtitles | حسنا، بعد أن كسروا القاعدة كامل فريقها حصل على نوع من فيروس المعدة السيء ثم تقيؤوا جميعا على أرضية المنافسة، حسنا؟ |
| Grip virüsüne göz atalım. | TED | إذن دعونا نلقي نظرة على فيروس الإنفلونزا. |
| Bu kasabadaki tüm yaratıklarda bu virüs mü var? | Open Subtitles | أكل وحش يخرج لنا، يجلب معه فيروس قاتل يثير أعصابنا به؟ |
| Ferrous corp'un pisliğini temizledikten sonra orayı vuracaklar. | Open Subtitles | هم على متن الطائرة مع ضرب عليه بمجرد الانتهاء من تنظيف هذه الفوضى لشركة فيروس. |
| Eğer insanın genetik materyalini yeniden programlayacaksan bir taşıma sistemine ihtiyacın olur ve hiçbir şey bunu bir virüsten daha iyi yapamaz. | Open Subtitles | إن كنت ستعيد برمجة مورّثاً بشرياً، فيلزمك عامل توصيل ولا يوجد ما هو أفضل من فيروس. |
| Adli tabibe göre, mutasyona uğratılmış su çiçeği virüsünden elde edilen özel bir öldürücü türmüş. | Open Subtitles | حسب محقق الوفاة, ضغط سام خاص. سبّب من فيروس سام مهجّن. |
| Bir gün, muhtemelen de yakın, hepimizi birdeb tehdit eden bir virüse sahip olacağız. | TED | ويوما ما, ربما قريبا, سيظهر فيروس يهدد حياتنا جميعا. |
| - Genetik şifreyi değişime uğratabilecek tek şey virüstür. | Open Subtitles | -الشيء الوحيد الذي قد يحور شفرة جينية هو "فيروس " |
| Bu şeyin arkasındakini teşhis edinceye kadar, bulaşıcı bir ajan olduğunu varsayıyoruz, muhtemelen hava yoluyla, muhtemelen virüsle ilgili. | Open Subtitles | فإننا نفترض أنه مرض معدي وعلى الأرجح أنه فيروس وينقل بالجو هل سنقوم بإعلان أي تحذير صحي عام؟ |
| virus, bakteri veya virulent bir protein değil. | Open Subtitles | المعمل لم يعطينا سبب اخر لا يوجد فيروس او بكتريا او بروتين غريب |
| Et yiyen virüslerin saldırısına uğramamızdan daha mı kötü? | Open Subtitles | أسوأ من المرة التي هوجمنا من قبل فيروس آكل لحوم؟ |
| Sendeki güçlü bir virüstü. Senin kadar güçlü olmayabilir ama... | Open Subtitles | ذلك فيروس قوي الذي عندك ربما ليس بمثل قوتك , لكن... |
| Prostat kanserinin ilerlemiş bir evresinde, HIV virüsüyle de uzun zamandır yaşamakta. | TED | هو يعيش مع سرطان البروستات المتقدم إضافة إلى فيروس العوز المناعي البشري |