| en kötü günümü yaşarken bile o ortaya çıkar ve konuşmaya başlardık. | Open Subtitles | تظهر لي كنغمة رقيقة في أسوء يوم لي في المنزل ونبدأ بالكلام |
| Dünyanın en kötü eşcinsel radarına sahip olduğu için aklıma kazındı. | Open Subtitles | إنها مشهورة جداً أنها كانت في أسوء موعد للشواذ على الإطلاق |
| en kötü ne olabilir ki? İçebilir miyim? Buna ihtiyacım vardı. | Open Subtitles | ماذا سيحصل في أسوء الأحوال ؟ أتمانع ؟ أحتجتُ إلى ذلك |
| En kötüsü, benim anlayamadığım filozofik bir nedenden ötürü bazıları bu fikre karşılar. | Open Subtitles | في أسوء الأحوال بعض الناس يختلفون سويا في المستوى الفلسفي أنا لا أفهم |
| En kötüsü, bunun gerçekleşebilmesi için birisini öldürdüler. | Open Subtitles | في أسوء الأحوال يقتلون البعض لإثبات أن ذلك حدث |
| en kötü günümde bile senden daha çok savaştım, çalıştım, sikiştim. | Open Subtitles | سأقاتل وأضاجع وأعمل أفضل منك في أسوء أيامي. |
| en kötü günümde ondan daha iyiydim. | Open Subtitles | كنتُ أفضل منه في أسوء حالاتي! |
| 20 Şubat'da yükselen gerilim ile kanlı perşembe olarak bilinen şiddetin en kötü günü yaşandı. | TED | توجت التوترات المتزايدة في أسوء يوم للعنف في العشرين من فبراير، والذي أصبح معروفاً باسم الخميس الدامي. |
| Peder yerine hayatlarının en kötü gününü yaşayan acılı aileyi mi tercih ediyorsun? | Open Subtitles | تفضل ان تقابل الوالدين الحزينين في أسوء ايام حياتهما عن الكاهن؟ |
| Yemekteyken bizi pencere kenarına oturtmak istediler ama en kötü masada oturmak için ısrar etti ve sırtını köşeye verdi. | Open Subtitles | عندما كنا في العشاء ارادوا ان يجلسونا قرب النافذة لكنه اصر على الجلوس في أسوء طاولة في المطعم |
| Hayatımın en kötü günüydü, o gün bu sahilde dururken bana söylediğin son şey neydi? | Open Subtitles | في آخر مرة وقفت على هذا الشاطئ في أسوء يوم من حياتي ماذا كان آخر شيء أخبرتني به ؟ |
| Ne yazık ki, Kral, evliliğini kusursuzlaştırma hırsı uğruna filoya, yılın en kötü zamanında denize açılma emri verdi. | Open Subtitles | لسوء الحظ، ولشدة حماس الملك فيليب لإتمام الزواج، أمر الأسطول بالإبحار في أسوء أوقات السنة. |
| Ne yazık ki, Kral, evliliğini kusursuzlaştırma hırsı uğruna filoya, yılın en kötü zamanında denize açılma emri verdi. | Open Subtitles | لسوء الحظ، ولشدة حماس الملك فيليب لإتمام الزواج، أمر الأسطول بالإبحار في أسوء أوقات السنة. |
| Grizzly Lake tarihindeki en kötü hayatın en kötü gününde neden yalnızlığımı bozuyorsun? | Open Subtitles | لماذا تحب أن تقاطع حدتي ؟ في أسوء يوم في أسوء حياه في تاريخ جريزلي ليك |
| en kötü ihtimalle oradan 150 dolar ve benim arabamla ayrılacaksın. | Open Subtitles | هـذا يعني في أسوء الإحتـمالات سـوف نـخرج من هـناك بـ150 نـقداً وسـيارتي |
| en kötü tahminle, yasadışı avlanma ile 26 milyon ton balık stoğu pazara sunuluyor ki bu da küresel toplamın çeyreği oluyor. | Open Subtitles | في أسوء الحالات تقديرا، كميات الصيد الغير قانوني تقدر بـ 26 مليون طن من الصيد |
| En kötüsü, ikiniz için de bir veya iki gün uzaklaştırma olur. | Open Subtitles | في أسوء الحالات، يوم أو يومين ستتوقفان عن العمل. |
| Bana göre sorun kas spazmı veya En kötüsü omurgadaki çatlağın basıncı. | Open Subtitles | والذي لم يساعد حالته. بالنسبه لي يبدو كتشنج عضلي, أو , في أسوء الاحتمالات , كسر ضاغط على العمود الفقري. |