| Afedersiniz, efendim. Majesteleri daha sık yıkanırsa, bu kadar sert ovmak zorunda kalmam. | Open Subtitles | أنا لا يجب أن أَفرك صعب إذا فخامتك تستحم في أغلب الأحيان أكثر |
| Umarım oraya kitler ve anahtarı atarlar! Benimle daha sık konuşmalıydın! | Open Subtitles | يجب عليك ان تتحدث معي في أغلب الأحيان أكثر مما تعمل |
| Annemi daha sık aramalıyım. | Open Subtitles | أنا يَجِبُ أَنْ أَتّصلَ أمّي في أغلب الأحيان أكثر. |
| Yazdıklarını daha sık okumalıyım. | Open Subtitles | أنا يَجِبُ أَنْ أَقْرأَ مادتكَ في أغلب الأحيان أكثر. |
| Ben sadece ikimizin olduğu bir ortamda daha sık eğlenebileceğimizi düşünüyorum. | Open Subtitles | الذي يَجْعلُك تَسْألُ هذا؛ أَعتقدُ ذلك إذا نحن كلانا فقط في أغلب الأحيان أكثر |
| daha sık sigara içmeliyiz. | Open Subtitles | علينا أن ندخن في أغلب الأحيان أكثر |
| - Hizmetimizi daha sık aramalısın. | Open Subtitles | - أنت يجب أن تدعوه خدماتنا في أغلب الأحيان أكثر. |