"في الأكل" - Translation from Arabic to Turkish

    • yeme
        
    Doktorlar yeme bozukluğuna bağlı olarak kalp krizi geçirdiğini söylüyor. Open Subtitles الأطباء قالوا أن سبب وفاتها هو توقف في القلب ناتج عن اختلاط بسبب اضطرابات في الأكل.
    Peki babana senin yeme bozuklugun olduguna inandigini söylediginde onu ciddiye aldi mi? Open Subtitles و عندما أخبرته بأنها تعتقد بأنك تعانين من إضطراب في الأكل هل أخذ كلامها على محمل الجد؟
    12 yıl sonra o antibiyotiklerin yemek yeme bozukluğuna yol açtığını öğreneceğiz. Open Subtitles التي نكتشف بعد 12 سنة أنها تسبب اضطراب في الأكل
    Beş kiloyu kolayca verebilirim, baba. yeme bozukluğu yaşadığı duyarsa annen beni öldürür. Open Subtitles أمك ستقتلني إذا ما أصبح عندكِ اضطراب في الأكل
    yeme sorunum var. İçimde tutamıyorum. Open Subtitles لدي مشكلة في الأكل أجد صعوبة في عدم تقيؤه
    Glütene alerjisi olmadığını, yalnızca yeme bozukluğuna kılıf uydurduğunu söyle. Open Subtitles أخبريها أنها ليست حساسة من الغراء بل تحاول أن تُخفي اضطرابها في الأكل
    Henüz ergenken, yeme bozukluğu yüzünden burada hastanelik olmuştu. Open Subtitles كمراهقة ، كانت تدخل إلى المستشفى للمعالجه مع إعتلالٍ في الأكل
    Eğer yeme bozukluğu varsa bu çok daha ciddi bir akıI hastalığının belirtisi olabilir. Open Subtitles إذا لديها اظراب في الأكل حقا، يمكن أن يكون علامة لأكثر بكثير من مجرد مرض عقلي خطير.
    Çok yeme sorunum vardı, kimseden saklamadım bunu abur-cuburu bir anda bıraktım. Open Subtitles كانت لدي مشكلة صغيرة بالإفراط في الأكل ،لم أتوارَ عنها تخليت عن الوجبات السريعة بعزم
    İşin resmi sebebi bende yeme bozukluğu olması ve yeni bir okul çevresinin yardım edeceğini düşünmeleri. Open Subtitles السبب الرئيسي هو آني لدي اضطرابات في الأكل .و يعتقدون آن الوسط المدرسي الجديد سيساعدني
    Umarım yarın onların yeme şekillerini inceleyebiliriz. Open Subtitles آمل أن نتمكن في الغد من رصد بعض عاداتهم في الأكل.
    Ya bu adamin igrenç bir yeme aliskanligi var ya da bir seyler ters. Open Subtitles إما هذا الرجل لديه عادت سيئة في الأكل أو أن هناك أمر سئ.
    Tanıdığım çoğu kız yeme hastalığından ölecek. Open Subtitles معظم الفتيات الذي اعرفهم يريدون ان يقتلوا لاجل اظطراب في الأكل
    Bir yeme bozukluğu oluşturana kadar kadar onunla ilgili adi tweetler atmak. Open Subtitles تويتينغ الأشياء يعني عنها حتى انها تطور اضطراب في الأكل.
    Ben hala onun yeme bozukluluğundayım. Open Subtitles ما زلت في الجزء الخاص باضطرابها في الأكل.
    Biliyorsun yeme problemim yok benim. Open Subtitles تعرفين، أنا لا .. ليس لديّ مشكلة في الأكل
    yeme bozuklugum oldugunu düsünüyorsun. Open Subtitles أنت تعتقد أنني أعاني من إضطراب في الأكل
    Bende yeme problemi yaratmıştı. Open Subtitles لقد تسببت لي في مشاكل في الأكل.
    Görüyorum ki, üniversite senin ileri yeme alışkanlıklarından birini bile değiştirmemiş. Open Subtitles - أرى ان الجامعة لم تغيرك وعاداتك في الأكل.
    Üzücü olay hakkındaki düşüncelerinizi, geviş getirmek kolaylıkla bir alışkanlığa dönüşebilir ve bedeli ağırdır. Üzücü ve olumsuz düşüncelere odaklanıp zamanını harcarken kendinizi gerçekten önemli bir riske atıyorsunuz: klinik depresyon, alkolizm, yeme bozukluğu ve hatta kalp hastalıkları. TED الاجترار بشأن الأحداث المحزنة بتلك الطريقة يتحول إلى عادة بسهولة. وهي عادة مكلفة للغاية. لأن بسبب قضاء الكثير من الوقت في التركيز على الأفكار السلبية والمحزنة، أنت تضع نفسك في خطر كبير وهو أن تطور اكتئاب سريري أو إدمان الكحول أو اضطراب في الأكل. أو حتى مرض قلب و الشرايين.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more