| Dini konularda baskı olmayacağına dair Kuran'dan sıkça yapılan bir alıntı vardır ve İslam Peygamberi putperest Araplara itafen;... | Open Subtitles | هناك مثال مقتبس من القرآن نفسه يجب الا يكون هناك إلزام في الأمور الدينية والنبي قال حتى للعرب الوثنين |
| Pekala, en azından önemli konularda. Ağaçların ışıklandırılması başlamak üzere... yüzük cebimde. | Open Subtitles | حسنا، ليس في الأمور الهامة حسنا إضاءة الشجرة علي وشك أن تبدأ |
| Biz acil işlerde uzmanız. Yaşam ölüm meselesi değil mi? | Open Subtitles | نحن متخصصون في الأمور العاجلة الحياة والموت ؟ |
| Sadece, eğlenceli işlerde daha iyisin. | Open Subtitles | انت فقط افضل في الأمور الممتعة، |
| Karışık şeylere kafası basar ve bence sana yardım edebilir. | Open Subtitles | إنه بارع في الأمور المعقّدة، أظنه ربما يتمكّن من مساعدتك. |
| 15 gün yoğun bakımda kalınca, insan bazı şeyleri gözden geçiriyor. | Open Subtitles | قضاء 15 يوماً في العناية المركّزة يجعلك تعيدين التفكير في الأمور |
| Sonra Dünya Bankası ekibiyle seyahat ettim, organizasyonel konularda yardım etmek isteyen biri olarak. | TED | وسافرتُ بعد ذلك مع الفريق، مع فريق البنك الدولي، على الأكثر كشخص يساعدُ في الأمور التنظيمية. |
| Ne denli yetenekli de olsanız aile konularda hâlâ pek bir acemi çaylaksınız. | Open Subtitles | رغم كل مواهبك، إنك ما زلت مبتدئاً في الأمور العائلية |
| Savaşla ilgili konularda benimle konuşmalısın. | Open Subtitles | في الأمور التي تخص الحرب الشخص المتكلم سيكون معي |
| Yasal konularda filan mahkûmlara yardım ediyorsun. | Open Subtitles | تُساعدُ السُجناء في الأمور القضائيَة و ما شابَه |
| Surendra'ya anlattım ciddi olmayan konularda Silver Mani'yi komik bulabilirsin. | Open Subtitles | وضّحت إلى سوريندرا في الأمور الخفيفة تجد ماني الفضي يتصرف بفكاهه |
| Ya sosyal konularda bir dahi ise? | Open Subtitles | ماذا لو كانت عبقرية في الأمور الإجتماعية ؟ |
| Önemli işlerde bana güvenilmiyor. | Open Subtitles | أنا غير موثوق بي في الأمور الهامة. |
| Ama ciddi işlerde değil. | Open Subtitles | ولكن ليس في الأمور الجدية. |
| - Sadece hayırlı işlerde. | Open Subtitles | أطيعك في الأمور الطيبة |
| Sizi ilgilendirmeyen şeylere burnunuzu sokmayı bırakın. | Open Subtitles | توقف عن التدخل في الأمور ذلك لا يقلقك بالمرة |
| Kötü şeylere inandığın gibi iyi şeylere de inanırsan, bulacağını söylüyor. | Open Subtitles | يقول أنك لو آمنت بالسعادة بالطريقة ذاتها التي تؤمنين بها في الأمور السيئة |
| İnsanın mantıksız şeylere ne kadar süre bahane uydurabilmesi şaşırtıcı. | Open Subtitles | من المذهل كم يحاول الإنسان إيجاد المنطق في الأمور الغير منطقية |
| Bazen insanlar, bazı şeyleri bastırırlar. Ta ki onlarla karşılaşmaya hazır olana dek. | Open Subtitles | أحياناً يستبعد الناس التفكير في الأمور حتى يستعدوا للتعامل معها |
| Buraya biraz uzaklaşmak, bazı şeyleri düşünmek için geldim. | Open Subtitles | لقد جئتُ إلى هنا للإبتعاد، والتفكير في الأمور. |
| bazı şeyleri en karanlık anımızda düşünürüz. | Open Subtitles | بالتفكير في الأمور اللي تنتظرنا في الخفاء |