| Şartlar göz önüne alınırsa, gayet iyiyiz. | Open Subtitles | بأخذ الظروفِ في الإعتبار نحن في حالة جيدة |
| Yaşını, ve Lex Luthor'un hayatını kurtarmanı göz önüne alarak sert bir uyarıyla serbest bırakacaklarmış. | Open Subtitles | مع وضع سنك في الإعتبار وكذلك حقيقة إنقاذك لحياة ليكس لوثر فهم يرغبوا في تركك مع مجرد تحذير صارم |
| Ve başka bir hap aldığını düşünürsek, merdivenleri kullanman daha iyi olur. | Open Subtitles | وبالأخذ في الإعتبار أنك أخذت قرص آخر عليك غالباً أن ترتقي السلالم |
| Hiç kimsenin evlenmemiş olduğunu düşünürsek yine de güzel bir düğündü. | Open Subtitles | لقد كان حفل زفاف رائع مع الأخذ في الإعتبار انه لم يكن هناك زفاف |
| Ama Aklınızda bulunsun, bir canavar kampındasınız. | Open Subtitles | لكن أرجوك ضع في الإعتبار بأنّك موجودٌ بمخيّم الأعداء |
| Burada politikayı belirlerken aklımda hep savaş vardır. | Open Subtitles | في مسائل السياسة الخارجية مع وضع الحرب في الإعتبار |
| Çünkü nereden geldiklerini dikkate almıyoruz. | TED | لأننا لا نضع في الإعتبار أين كانوا من قبل. |
| Ve hesaba katılmalıdır ki, izole olmuş avcı-toplayıcı grupların estetik anlayışları hakkında ne biliyorsak bunlar, 19. ve 20. yüzyıllara kadar gelmişlerdir. | TED | وينبغي أن نأخذ في الإعتبار ما نعرفه عن المصالح الجمالية للعصابات البدائية المعزولة و التي استمرت بين القرنين التاسع عشر و العشرين |
| Herhalde böyle bir köprü yaptıklarına göre üstünden bir fil geçeceğini de hesaplamışlardır. | Open Subtitles | من الواضح أنهم عندما قاموا ببناء هذا الجسر هكذا أخذوا في الإعتبار أن الفيلة ستمر عليه |
| Başına gelen şeyler göz önüne alındığında ve seninle alakalı diğer şiddet içeren olaylar da düşünüldüğünde... | Open Subtitles | بعد رؤية ما حدث لك وبأخذ في الإعتبار الحوادث الدموية التي شاركت فيها |
| Mezarcı'nın, bunu göz önüne alacağını sanmıyorum. | Open Subtitles | بطريقة أو بأخرى لا أعتقد أنّ حفار القبور سيأخذ ذلك في الإعتبار |
| Şu anki durumunu göz önüne alırsak biraz iki yüzlülük olmuyor mu? | Open Subtitles | هذا لا يبدو حقيقيًا آخذين في الإعتبار موقعك الوظيفي الحالي، ألا تعتقدين ذلك؟ |
| Belki ona yardım ettiğini ve muhtemelen yardım için sana geri geleceğini göz önüne al. | Open Subtitles | ربّما عليكِ أن تضعي في الإعتبار بأنكِ قمتِ بمساعدتها وقد تعود من أجل المساعدة ثانيةً |
| Berbat durumdaki ailesini ve nasıl yetiştirildiğini düşünürsek daha kötüsü de olabilirdi demeye çalışıyorum. | Open Subtitles | أنا فقط أقول, لو أخذنا في الإعتبار ما حصل له مع عائلته و كيف نشأ, لربما كان يجب أن يكون أسوأ |
| Seni son seferinde ceset torbasında gördüğümü düşünürsek tabii. | Open Subtitles | أخذاً في الإعتبار أنّ آخر مرّة رأيتُكِ كنتِ في حقيبة للجثث. |
| Özellikle de bir yıl önce araba çarptığını düşünürsek. | Open Subtitles | خصوصًا إذا أخذنا في الإعتبار أنها صدمت بتلك السيارة العام الماضي |
| Aklınızda bulunsun, tüm bu karbonatlar oldukça zehirlidir. | Open Subtitles | الآن ، خذوا في الإعتبار ان العديد من هذه الكربونات سامة للغاية |
| Aklınızda bulunsun, odaya bir kez girdiniz mi bahis limiti yoktur. | Open Subtitles | خذ في الإعتبار ما أن تدخل إلى تلك الغرف لا يوجد حدود |
| Aklınızda bulunsun, odaya bir kez girdiniz mi bahis limiti yoktur. | Open Subtitles | خذ في الإعتبار ما أن تدخل إلى تلك الغرف لا يوجد حدود |
| Olmaz, dinle, aklımda daha büyük bir şey var. | Open Subtitles | كلا ، استمعي ، لديّ شيء اكبر بكثير في الإعتبار |
| aklımda harika bir tebrik hediyesi var ama hastaneye uğraman gerekecek. | Open Subtitles | لديّ الهديّة والتهنئة المثاليّة لكِ في الإعتبار ولكن عليكِ القدوم إلى المستشفى حتّى أستطيع تقديمها لكِ |
| İtirazınızı biliyorum ve dikkate aldım, teşekkürler. | Open Subtitles | لقد قدّمتِ بالفعل إحتجاجاتك ولقد إتخذتهم بالفعل في الإعتبار شكراً لك |
| Bu durumda bütçe kesintilerinden şikayetçi oluşumuz dikkate alınmaz tabii. | Open Subtitles | للتفويض الجديد للحدّ الأدنى، وهذا بالطبع لا يأخذ تخفيضات الميزانيّة في الإعتبار. |
| Bu yüzden, eğitirken her zaman köpeklerin bakış açısını hesaba katmaya çalışmalıyız. | TED | لذا، عندما ندرب، دائماً نحاول الأخذ في الإعتبار وجهة نظر الكلب. |
| Ama görünüşe göre, kimse bunu hesaba katmadı çünkü hâlâ ölüyorum. | Open Subtitles | ولكن يبدوا أن أحداً لم يأخذ ذلك في الإعتبار ، لأنى لا زلت أحتضر |
| Herhalde böyle bir köprü yaptıklarına göre üstünden bir fil geçeceğini de hesaplamışlardır. | Open Subtitles | من الواضح أنهم عندما قاموا ببناء هذا الجسر هكذا أخذوا في الإعتبار أن الفيلة ستمر عليه |