| Yani sosyal medya zararsız değil. Aslında bu ekonomide başarılı olma kapasiten üzerinde ciddi olumsuz etkiler yapabilir. | TED | فاستخدام التواصل الاجتماعي ليس مضر، بل في الحقيقة لديه تأثير سلبي بالغ في قدرتك على النمو في الإقتصاد. |
| ekonomide master yapıyor. | Open Subtitles | إنها بصدد الحصول على ماجيستير في الإقتصاد |
| İyi çalışan çeneyle ekonomide doktora yapılıyorsa doğrudur, aksi taktirde ona eğitimli denir. | Open Subtitles | فقط لو إفترض أحد أن صاحبة شهادة الماستر في الإقتصاد لها فم ذكي بدلا من متعلمة |
| Bu projelerde çalışmaya başladığımda, ekonomi hakkında düşünmeyi bırakmıştım, ama zamanla sizi kendine geri çekiyor. | TED | حين بدأت العمل على هذا المشروع لم أفكر مطلقاً في الإقتصاد ولكنه في نهاية المطاف يعيدك إليه |
| Bu kızlar ekonomi ile meşguller. Mikro, makro falan. | Open Subtitles | هؤلاء الفتيات دخلن في الإقتصاد قصير ومختصر |
| Bunu son Ekonomideki de kötü şeyler olduğunda görebilirdiniz. herkes için dünyanın çoğu için kötüydü. | TED | تراه في الإنهيار الإقتصادي الأخير. عند حدوث الآمور السيئة في الإقتصاد ، سيئة للجميع، و لجزء كبير من العالم. |
| Bu da, dünya ekonomisine tek katkısı Tetris ve siparişle gönderilen gelin olan bir ülkede yaşanacak. | Open Subtitles | كل هذا من دولة كل مساهمتها في الإقتصاد العالمي هو لعبة تيتراس و الزوجات عبر البريد |
| Kapitalist bir ekonomide para kazanmak pek kötü bir şey sayılmaz. | Open Subtitles | كسب المال في الإقتصاد الرأسمالي ربما لا يكون سيئًا إلى هذا الحد |
| Üstelik yeni ekonomide daha iyi bir konumda olacaksın. | Open Subtitles | و مكان أفضل منه حتى لك في الإقتصاد الجديّد. |
| Kerala burada yukarıda uçuyor, ABD ile aynı sağlık düzeyini yakalamış ama ekonomide değil. | TED | ولاية "كيرالا" تطير إلى أعلى هناك ، مطابقة مع الولايات المتحدة في مجال الصحة ، و لكن ليس في الإقتصاد. |
| Ve, her sene küresel ekonomide ürettikleri 40 milyar dolar, küresel econominin köle işçiler tarafıldan yapılması çok küçük bir miktardır. | TED | وكذلك هو الحال للأربعين مليار التي يقوموا بانتاجها كعائد وضخها في الإقتصاد العالمي كل سنة هي إحدى أصغر النسب في الإقتصاد العالمي التي جاءت بسبب العمالة المستعبدة مقارنة بأي زمن آخر. |
| Biliyorsun Stella, ekonomide böbrek yetmezliğinin | Open Subtitles | "أتعليمن "ستيلا "في الإقتصاد ،"مرض الكلية |
| Biliyorsun Stella, ekonomide böbrek yetmezliğinin | Open Subtitles | "أتعليمن "ستيلا "في الإقتصاد ،"مرض الكلية |
| ekonomide mastır, yardımcı branşı iletişim. | Open Subtitles | ماجستير في الإقتصاد تخصص إتصالات |
| Bu değişen ekonomi yüzünden geçtiğimiz dört yılda imalat sektöründeki işinden olan herkes, bu yeni açılan pozisyonların ilk adayları olacak. | Open Subtitles | وأي فقد قد فقد وظيفة عمل يدوية في السنوات الأربعة الأخيرة بسبب ذلك التغير في الإقتصاد سوف تذهب أسمائهم إلى أول اللائحة |
| Belki de toplum içerisinde de ekonomi ve teknolojide elde ettiklerimize benzer kazançlar elde ederdik. | TED | ربما , نستطيع أن نحقق مكاسب إنتاجية مماثلة في المجتمع للمكاسب التي حققناها في الإقتصاد و التكنولوجيا . |
| Bu tür zamanlarda siyaset ekonomi üzerindeki kontrolünü yitirir, ekonomi, bizim aleyhimize çalışan bir haydut kuvvetine dönüşür. | TED | ففي تلك الأوقات حيث تفقد السياسات تحكمها في الإقتصاد , والإقتصاد يصبح قوة خبيثة تعمل ضدنا . |
| Ekonomideki bütün para, sadece her Amerikalı için 500 dolar nakittir, bu kadar. | Open Subtitles | ،لجميع الأموال التي في الإقتصاد هناك فقط حوالي 500 دولار نقدية لكل أمريكي هذا كل شيء |
| Ekonomideki ve vergi kanunlarındaki hiçlik tecrübesine dayanarak ve Amerikan senatosu üyesiyken yeni bir şey öğrenmemeye ant mı içti? | Open Subtitles | استنادًا على خبرته التي تساوي صفرًا في الإقتصاد وفي السياسة الضريبية, وهو يأخذُ قسمًا بأن لا يتعلم شيئًا جديدًا بينما هو عضو في مجلس الشيوخ؟ |
| Çin, dünyanın en hızla gelişen ekonomisine sahip. | Open Subtitles | إن "الصين" هي أحد أسرع الدول تقدماً في الإقتصاد. |