| Yalan söyledim. CIA'denim. Bunu yapabilirim. | Open Subtitles | لقد كذبت، أنا عميل في الاستخبارات المركزية أن أمارس الكذب |
| Siz CIA görevlilerinin gelmesiyle gitmesi bir oluyor. | Open Subtitles | رجالكم في الاستخبارات يأتون وينسلون خطفةَ |
| Mükemmel bir masayı mahvetmeden evvel CIA'deki ahbaplarınla görüşüp yardım alman lazım. | Open Subtitles | قبل أن تكسر طاولة جيدة. عليك ان تتحدث إلى رفاقك في الاستخبارات وتحصل على بعض المساعدة. |
| - Bir iyilik. Pakistan İstihbarat'ından biriyle konuşmak senin güvendiğin kıdemli biriyle. | Open Subtitles | شخص ما أتحدث إليه في الاستخبارات الباكستانية، شخص رفيع المستوى تثق به |
| Irak'ta, '03'ten '05 yılına kadar istihbaratta çalışmış. | Open Subtitles | عمل في الاستخبارات في العراق من عام 2003 إلى 2005 |
| - Pakistan İstihbarat'ındaki yeni arkadaşın. | Open Subtitles | صديقك الصدوق الجديد في الاستخبارات الباكستانية |
| CIA'in beni rahat bırakmayacağını düşündüm. | Open Subtitles | انا لم اثق في الاستخبارات ان تتركني لحالي |
| Bildiğin gibi CIA'de çalışmak bana özel ayrıcalıklar sağlıyor. | Open Subtitles | كما تعرف العمل في الاستخبارات يعطيني بعض الامتيازات أيضاً |
| - CIA'de çalışırken işimizi kolaylaştırırdı. - Tabii. | Open Subtitles | اعتاد ذلك أن يسهّل عملنا حينما كنتُ في الاستخبارات المركزيّة. |
| Onu attılar. Artık CIA'de bile değil. | Open Subtitles | لقد طردوها لم تعد حتى تعمل في الاستخبارات المركزيّة |
| Eski CIA ve Askeri yetkilileriyle görüştüm. | Open Subtitles | تحدثت مع مسؤولين سابقين في الاستخبارات والجيش. |
| Gerçeği bir tek ben biliyorum ve epey bir süredir CIA'deki kimseyi kendime inandıramadım. | Open Subtitles | أنا الوحيدة الّتي فهمت الأمر بشكل صحيح، ولمدّة طويلة، لم أستطع اقناع أيّ أحد في الاستخبارات بتصديقي |
| Bankalar iflas ettiğinde CIA'den birisi bu fikirle ortaya çıkıverdi. Paranın nereye gittiğine bak. | Open Subtitles | حين انهار البنك، رجل في الاستخبارات قرّر أن يعمم رشوة ويرى إلى أين ستصل هذه الأموال |
| En azından CIA'deki görev süren sona erdi. | Open Subtitles | عهدتك في الاستخبارات المركزية انتهت على أقل تقدير |
| Bir CIA çalışanı olduğundan beri ikiyüzlü olmaktan endişeleniyorsun? | Open Subtitles | منذ متى موظف في الاستخبارات يقلق حول مسألة النفاق ؟ |
| O da bir komünistmiş gibi davranıyordu, ama daha sonra onun istihbarat amaçlı çalıştığı benim de ona yardımcı olduğum ortaya çıktı. | Open Subtitles | كان يتظاهر بأنه شيوعي لكن يتضح لاحقًا بأنه كان يعمل في الاستخبارات وأكون قد قمت بعرض كل شيء عليه |
| Efendim, bordrodaki... her askeri ve istihbarat uzmanının onayladığı bir kanıt var. | Open Subtitles | سيدي ، ان لدينا دليل مؤكد من قبل كل خبير في الاستخبارات والجيش |
| Askeri istihbaratta çalışan bir arkadaşım var ve bana borcu var. | Open Subtitles | كسبيل المثال, إحدى أصدقائي يعمل في الاستخبارات العسكرية وهو يدين لي بمعروف |
| Şu andan itibaren artık istihbaratta değilsin. | Open Subtitles | -أمرك سيدي بدءً من الآن، لم تعد في الاستخبارات |
| Sandy'nin Pakistan İstihbarat'ındaki bağlantısının kim olduğunu bana söyleyene dek hiçbir yere gitmiyorsun. | Open Subtitles | أنت لن تبرح مكانك حتى تخبرني من كان جهة اتصال (ساندي) في الاستخبارات الباكستانية |