| İşte şansımız. Yunuslar denizde kaybolanlara daima yardım eder. | Open Subtitles | ها هي فرصتنا الدلافين دائماً تساعد البشر الضائعون في البحار |
| Bugün açık denizde boğulan birini kurtarırken nasıl yaklaşmalı, onu görecektik. | Open Subtitles | اليوم سوف نتعلم عن كيفية التعامل مع ضحية تغرق في البحار العالية |
| Acik denizde olusan ruzgarlar kitalarin ic kisimlarina dogru ilerler. | Open Subtitles | الرياح التي وُلدت في البحار... تزحف إلي الداخل عبر القارات... |
| Kaliforniya'da görünen dalgalar Yeni Zelanda'daki fırtınalı denizlerde oluşmuş olabilir. | TED | إنّ الأمواج التي تُركَب في كاليفورنيا يمكن أن تكون قد نشأت في البحار العاصفة بالقرب من نيوزيلندا. |
| denizlerde hâlâ çocukken tanıdığım şekliyle bozulmamış yerler var. | TED | ما يزال هناك أماكن في البحار كما البكر عندما تكون طفلة. |
| Bu akıntılar, denizlerdeki besinlerin ve yaşamın dağılımını diğer bütün etkenlerden daha fazla kontrol eder. | Open Subtitles | أكثر من أي عامل آخر، فإن هذه التيارات، هي ما يتحكم في توزيع الغذاء والحياة المائية في البحار |
| denizde ölenleri öteki dünyaya ulaştırmak. | Open Subtitles | بأن يحمل من ماتوا في البحار إلي العالم الآخر |
| denizde avlanmayla ilgili konuşacaksınız. | Open Subtitles | سوف تتحدث معهم عن مُعارضتك الحفر في البحار |
| "Fransa'da savaşmalıyız, denizde ve okyanusta savaşmalıyız, büyüyen bir şevk ve dayanınıkla göklerde savaşmalıyız, adamızı savunmalıyız, her ne pahasına olursa olsun... asla teslim olmayacağız. | Open Subtitles | يجب أن نحارب في فرنسا سنحارب في البحار و المحيطات يجب أن نحارب بمزيد من الثقة و القوة في الأجواء |
| Aslında pilot iyiyse, durgun denizde suya inersek hayatta kalabiliriz. | Open Subtitles | في الواقع، في البحار الهادئة و بوجود طيّار بارع، بإمكاننا النجاة بهبوطٍ فوق الماء |
| Bu anlaşmayı açık denizde imzalamanın espirisi nedir peki? | Open Subtitles | إنها فكرة جيدة أن نقوم بهذا .. في البحار |
| Bu sabah 7 denizde hazine aradığını söyledi. | Open Subtitles | هذا الصباحِ قالَ بأنّه كَانَ يُبحر في البحار السبعة يبحثُ عن الكنزِ |
| 500 milyar yıl önce, ilk kemikli balık denizde evrim geçirdi. | Open Subtitles | قبل 500 مليون عام، تطور أول سمك عظمي في البحار. |
| denizde yaşadıkları kesin çünkü, kayalarda, onlarla birlikte deniz kabukları bulundu. | Open Subtitles | من الواضح أنها عاشت في البحار بسبب العثور على أصداف بجانبها في الصخور |
| Çünkü bunların hepsini 10-12 kişi yaptık, ve yıllarca birlikte çalıştık. Zaman zaman denizde 2-3 ay geçirdik. | TED | لاننا عادة نقوم بهذه الامور بمجموعة من 10-12 شخص يعملون لسنوات أحياناً وأحيانا يقضون 2-3 أشهر متتابعة في البحار |
| On yıl denizlerde ölenlere hizmet verdim. | Open Subtitles | لعشر سنوات وأنا اعتني بمن ماتوا في البحار |
| denizlerde telefonun çekmesi bir sorundur zaten. | Open Subtitles | اقسم انني كنت اريد مراسلتك نعم الارسال ضعيف جدا في البحار |
| Fransa'da savaşacağız, denizlerde ve okyanuslarda savaşacağız, gökyüzünde büyüyen özgüvenimiz ve gücümüzle savaşacağız, | Open Subtitles | ونحن نحارب في فرنسا. ونحن نحارب في البحار والمحيطات. ونحن نحارب مع الثقة المتنامية والمتزايدة القوة في الهواء. |
| Anavatanı Hindistan'a gidebilir, eğer kabul edilirse başka bir ülkeye göç edebilir, veya yurtsuz bir korsan olarak açık denizlerde gezebilir. | Open Subtitles | فإما أن يرجع إلى وطنه الأصلي الهند أو يهاجر إلى بلد آخر يرغب باستقباله أو يتجول في البحار كقرصان لا موطن له |
| Canavar balıklarının farklı denizlerdeki mevsimsel bolluktan faydalanmak için okyanuslarda binlerce kilometre kat ettiği artık biliniyor. | Open Subtitles | إنالقروشالبيضاءالعظيمة، ستهاجراَلافالأميالعبر المحيطات، لتحصد الوفرة الموسمية في البحار المختلفة. |
| Canavar baliklarinin farkli denizlerdeki mevsimsel bolluktan faydalanmak icin okyanuslarda binlerce kilometre kat ettigi artik biliniyor. | Open Subtitles | الآن قد أصبح جلياً... إنالقروشالبيضاءالعظيمة، ستهاجراَلافالأميالعبر المحيطات، لتحصد الوفرة الموسمية في البحار المختلفة. |