| Büyükbabanla bir şey hakkında konuşmam lazım. | Open Subtitles | أنا فقط أرغب في التحدث مع الجد عن شيء ما |
| Şöyle bir cevap almayı beklerdim: "Demokratlarla iş birliği yapan yumuşak Brooklynli, küreselci, Yahudi bir godoşla konuşmam için tek bir sebep söyle." | TED | "اللعنة! لماذا سأرغب في التحدث إلى يهودي ضعيف مناصر للعولمة، وعديم الرجولة من بروكلين يتعاون مع الحزب الديمقراطي؟" |
| Hastalığıyla manşetlerde yer alan bir koca. Herkes benimle konuşmak isteyecek. | Open Subtitles | زوج ذو مرض في العناوين الرئيسية سيرغب الجميع في التحدث إلي |
| Ancak Bay Finley'e zor gelen şey... benim icatlarım hakkında konuşmak oldu. | Open Subtitles | لكن قضاء السيد، فينلاي لوقت طويل في التحدث عن الآشياء التي اخترعها |
| Doktorum, stresim ve anksiyetem hakkında bir ruh sağlığı danışmanı ile görüşmek isteyip istemediğimi sordu. | TED | سألني طبيبي إن كنتُ أرغبُ في التحدث إلى مختص الصحة العقلية عن توتري وقلقي. |
| Şey, tahmin edersin ki Jim, bu konuda konuşmak istiyor. | Open Subtitles | يمكنكِ القول بأن جيم يرغب في التحدث عنه وأنا ألتزم الصمت |
| Ötmeye başla Gray! | Open Subtitles | !"ابدأ في التحدث يا "جراي |
| Bununla ilgili ilk olarak benimle konuşmayı düşünmedin mi? | Open Subtitles | بشرية ألم تفكّر في التحدث لي أولا بشأن ذلك ؟ |
| Mary, hazır diğerleri burada değilken seninle bir şey konuşmam gerek. | Open Subtitles | -جيد أرغب في التحدث إليك بأمر خارج نطاق العمل |
| Seninle konuşmam gerekiyor. | Open Subtitles | أرغب في التحدث اليك على انفراد. |
| Tamam ama yine de onunla konuşmam gerek. | Open Subtitles | حسنا ولكنني لازلت راغب في التحدث معه |
| Tatlım, benimle bir şey konuşmak istediğinde rahatlıkla konuşabileceğini bilmeni istiyorum. | Open Subtitles | اشعري بالراحة في التحدث معي عن أي شيء ترغبين الحديث عنه |
| - konuşmak mı? 2 haftadır seninle konuşmak için buradaydım. | Open Subtitles | اسمع , كنت هنا لمدة أسبوعين راغبة في التحدث إليك |
| Takım sahibi olarak, siz ve avukatlarınız neden sizinle konuşmak istediğimizi anlamalısınız. | Open Subtitles | حسناً، باعتبارك مالك الفريق فإنك ومحاموك تعلمون سبب رغبتنا في التحدث إليكم |
| Eh, Profesör Klump'da aradığınızı bulamayınca... benimle görüşmek isteyebileceğinizi düşündüm. | Open Subtitles | حسنا , أنا أعتقدت بما أنه تبين أن الأستاذ كلامب لا يعمل لديك بعد الان أنت قد ترغب في التحدث و التوصل الى اتفاق |
| Sizinle görüşmek isteyen memurlar var. | Open Subtitles | لدي بعض ضباط آخرين أن ترغب في التحدث معك. |
| Kurban siz olduğunuzda, bu konuda konuşmak istemezsiniz. "Neden ben?" dersiniz. | Open Subtitles | عندما تكونون الضحية فأنت لا ترغبون في التحدث عن المشكلة لماذا أنا؟ |
| Ötmeye başla! | Open Subtitles | ! أبدأ في التحدث |
| Bu harika. Bu konu hakkında bir ara konuşmayı çok isterim. | Open Subtitles | هذا ، رائع ، أرغب في التحدث معك بشأن هذا بوقت لاحق |
| Çocuklarla konuşmada iyi olduğumu biliyorum. | Open Subtitles | أعلم بأنني جيدة جداً في التحدث مع التلاميذ |
| Senden onunla konuşmaya devam etmeni istiyoruz, Tanrım böylece ona rehberlik edebilirsin. | Open Subtitles | ونحن نسألك ان تستمر في التحدث معه يا ملك فبهذا يمكنك ارشاده |