| Gelecek sevgililer gününde, Empire State Binası'nın tepesinde buluşuyoruz ve ben ortalarda görünmeyince, sen aşağıya atlıyorsun. | Open Subtitles | اليوم التالي عيد الحب سوف نلتقي في الجزء العلوي من مبنى امباير ستيت و عندما لا تظهر، سوف تقفز |
| Şelalenin tepesinde "Yerçekimi Potansiyel Enerjisi" adını verdiğimiz yüksekte olmasından kaynaklanan bir enerji bulunuyor. | Open Subtitles | في الجزء العلوي من الشلال، لديه شيء ما يسمى الطاقة الكامنة للجاذبية، وهي الطاقة التي يمتلكها |
| Ne zaman bir yanardağ düşünsem genellikle tepesinde küçük bir krater olan ateş saçan bir dağ aklıma gelir. | Open Subtitles | عندما أفكر في البركان، عادةً ما أفكّر في جبل ناريّ حادّ مع فوهة صغيرة في الجزء العلوي. |
| İşte Ohio güzeliyle tepede, başbaşa kaldık. | Open Subtitles | أنا هنا، مع ملكة جمال "أوهايو" في الجزء العلوي |
| Bob tepede bile değil. | Open Subtitles | بوب ليست حتى في الجزء العلوي . |
| Hiçbir zaman en üst sıraya çıkamazsınız ve her zaman biri gelip ilk sırayı kapar. | Open Subtitles | وليس في الجزء العلوي أبداً ودائماً هناك شخص آخر الذي يحصل على الكلية أنا متعب جداً أيّتها السيّدة |
| Hiçbir zaman en üst sıraya çıkamazsınız ve her zaman biri gelip ilk sırayı kapar. | Open Subtitles | وليس في الجزء العلوي أبداً، ودائماً هناك شخص آخر الذي يحصل على الكلية أنا متعب جداً أيّتها السيّدة |
| Tünelin tepesinde gördüğüm gözlere ne demeli? | Open Subtitles | ماذا عن الأعين التي رأيتها في الجزء العلوي من النفق؟ |
| Burada, dünyanın tepesinde sessiz bir Cumartesi gecesi daha. | Open Subtitles | ليلة سبت أخرى هادئة هنا في الجزء العلوي من العالم |
| Kulübe Addison Yolu'nun tepesinde. | Open Subtitles | المقصورة في الجزء العلوي من أديسون الطريق. |
| Chauvet Mağarası tam burada, bu yamacın tepesinde. | Open Subtitles | كهف (شوفيه) هناك مباشرة في الجزء العلوي من الحافة |
| Maranzano'yla Masseria gitti, Luciano tepede. | Open Subtitles | مارانزانو) قتل) ماسريا) قتل) و(لوسيانو) في الجزء العلوي من التل |