| İnanması zor biliyorum ama Yatakta harikaymışım meğer. | Open Subtitles | أعلم أن هذا يصعب تصديقه ولكن على ما يبدو أنا رائع في الجنس |
| Yatakta hangi pozisyondan hoşlanıyorsun? | Open Subtitles | ماهي وضعيتك المفضلة في الجنس ؟ |
| Ama bu farklılık cinsiyet ya da ırk ile kısıtlanmamalı. | TED | لكن التنوع لا يجب أن يكون في الجنس أو العرق |
| Yaş ve ağırlığın ötesinde, dozajlarken cinsiyet ve ırklar arasındaki farkları görmezden geliyoruz. | TED | وبعيداً عن العمر والوزن، فإننا من المعتاد أن نتجاهل الفرق في الجنس وفي سباق الجرعات. |
| Basitçe, erkekler seks için her zaman gönüllü olmaya gönüllüdür. | Open Subtitles | الفتيان ببساطة دائما مستعدون للتطوع في الجنس. |
| Artık kafan seksle meşgul değil, böylece aklın odaklanabiliyor. | Open Subtitles | لم تعد تفكر في الجنس فأصبح عقلك قادراً على التركيز. |
| İçindeki ölü toprağını atması için eşsiz bir yeteneğinin olduğunu söylerdi. | Open Subtitles | قال انه لديك إمكانيات خارقة في الجنس الفموي |
| Günde 238 kez seks hakkında düşündüklerini ve düşündüklerinde kemerleri ile oynadığını. | Open Subtitles | عن تفكير الرجال في الجنس بمعدل 283 اكس في اليوم وبعد ذلك اللعب مع الحزام |
| Yatakta sayabilirsin artık onu | Open Subtitles | و يمكنها الاعتماد عليه في الجنس |
| Yatakta ve işte. | Open Subtitles | في الجنس وفي عمله |
| Yatakta ve işte. | Open Subtitles | في الجنس وفي عمله |
| Yatakta kötüyüm. | Open Subtitles | أنا غير بارعة في الجنس |
| Birbirimizi nasıl seveceğimizi öğrendik ve cinsiyet değişimleri ve ruh değişimleri boyunca kendimizi sevgiye adadık. | TED | لقد تعّلمنا كيف نحب بعضنا البعض، ولقد التزمنا بأن نحب بعضنا البعض على طول التغيرات في الجنس والتغيرات في الروح. |
| James, cinsiyet ayrımcılığı yapmayın! | Open Subtitles | لا تكن عنصرياً في الجنس يا جيمس |
| CA: Bu olaydan sonra şu kitabı yayınladın: "cinsiyet Ayrımı". | TED | (كريس): وبعد سنتين من هذا الحدث، نشرت كتابك المعنون: "التمييز العنصري في الجنس" |
| Yani, eğer azgın bakire kızlar seks için kıvranıyorlarsa, o zaman bende onları ava çıkacağım | Open Subtitles | أنا أفكر إن كانت العذراوات الشبقات يرغبن في الجنس ، إذن فاصطياد العذراى الشبقات ما سأفعل |
| Bir sürü numara vardır. Oral seks için de var. | Open Subtitles | هناك العديد من الحِيَل في الجنس الفموي أيضاً |
| Kısırlık araştırmalarında kullandığımı sandığın parayı seks için kullandım. | Open Subtitles | واستغليت المال أكنت تعتقد أنّني كنت استخدمها في بحوث العقم بدلاً من ذلك لقد استخدمتها في الجنس. |
| Artık kafan seksle meşgul değil, böylece aklın odaklanabiliyor. | Open Subtitles | لم تعد تفكر في الجنس فأصبح عقلك قادراً على التركيز. |
| İçindeki ölü toprağını atması için eşsiz bir yeteneğinin olduğunu söylerdi. | Open Subtitles | قال انه لديك إمكانيات خارقة في الجنس الفموي |
| O gece daha sonra güvenli seks hakkında düşünmeye başladım. | Open Subtitles | وفي وقت لاحق، وحصلت على التفكير في الجنس الآمن. |