| Orada onunla ilgileneceğimizi Cennette yemeğini yiyip, lazımlığına yaptığından emin olmak için. | Open Subtitles | سنعطيه أخبارها وسنعتني به أنه يأكل جيداً حساءه ويقضي حاجته في الجنّة |
| Son gününde onun yanındaydım. Ve o kesinlikle Cennette değildi. | Open Subtitles | كنتُ معها في يومها الأخير، وبالقطع لم تكُن في الجنّة. |
| Vaftiz edileceksin. Cennette sonsuz huzur bulacaksın. | Open Subtitles | سأعمّدكَ وستنعم بالمجد والسكينة الأبديّة في الجنّة |
| Cennete giderim diye ummuştum. | Open Subtitles | كُنتُ أفضّل لو كانت نهايتي في الجنّة. |
| Hepimiz Cennete gideceğiz. | Open Subtitles | سوف نأكلُ جميعاً الحِملان في الجنّة |
| "Cennetteki bir tapınak yolumuzun üzerinde olsun." | Open Subtitles | اهدنا الصراط المستقيم إلى معبدٍ في الجنّة |
| Sadece, Cennet'te bir kovboy olarak düşünüyorum kendimi. | Open Subtitles | أعتقد أنّي سأكون راعي بقرٍ في الجنّة. |
| Cennette, sancılar içinde inleyen bir kadın varmış. | Open Subtitles | في الجنّة هناك إمرأة في المخاض .تصرخُ من الألم |
| Son gününü Cennette geçirdi. Güneşe doyup insan olmanın nasıl bir duygu olduğunu yâd ederek geçirdi. | Open Subtitles | قضت آخر لحظاتها في الجنّة تتخللها الشمس مُستغرقةً في معنى الإنسانيّة. |
| Görünüşe göre Cennette bir sorun var. | Open Subtitles | حسنٌ، من الواضح أنّ ثمّة مشكلة في الجنّة. |
| Umarım Cennette misafir odan vardır. | Open Subtitles | آمل أنّكَ جهّزت لي غرفة ظيوفٍ في الجنّة. |
| Bizim gibi insanlar, sürekli dışarı kaçmaktan bahseder, Cennette yaşamaktan. | Open Subtitles | اشخاصٌ مثلنا، دومًا نتحدث عن الهرّوب والعيش في الجنّة |
| Böylece Cennette onunla beraber olabiliriz. Daima. Biz. | Open Subtitles | حتى أكون أنا وهي في الجنّة معاً، معاً للأبد. |
| Şeytan öldüğümüzü öğrenmeden yarım saat önce inşallah Cennette oluruz. | Open Subtitles | لعلّنا سنكون في الجنّة قبل نصف ساعة من أن يُدرك الشيطان بأنّا قد متنا |
| Ya Cennette ya da cehennemde şimdi. | Open Subtitles | قد يكون في الجنّة أو في الجحيم |
| Tanrı'dan bağışlanmayı dile. Vaftiz edileceksin. Cennette sonsuz huzur bulacaksın. | Open Subtitles | اسأل (المولى) المغفرة وسأعمّدكَ، وستنعم بالمجد والسكينة الأبديّة في الجنّة |
| Seninle Cennette buluşamayacağız ama sen ikimiz için de oranın tadını çıkar, tamam mı? | Open Subtitles | لن أقابلك في الجنّة... لكن استمتعي بالنيابةِ عنّا كلينا اتّفقنا؟ |
| Onlara göre, Cornelius Hatcher Cennete şer yuvası kurdu. | Open Subtitles | إليهم, كورنليوس هاتشر إبنى بابل في الجنّة . |
| Büyükannemin Cennete gittiğini söylemiştin. | Open Subtitles | لقد قلت أن الجدة في الجنّة |
| Şimdiden Cennetteki ilk gününü planladı. | Open Subtitles | لقد قام مسبقاً بالتخطيط لأول يوم له في الجنّة! |