| Sorduğuna sevindim. Aslında, bu çok ilginç bir hikâyedir. | Open Subtitles | أنا مسرور لسؤالك، في الحقيقة إنها قصة مثيرة جداً |
| Aslında bu bizim için değil, dadımız için. | Open Subtitles | اعتنيا بها جيداً في الحقيقة إنها ليست لنا إنها لمُربّيتنا |
| Hoşuna gideceğini biliyordum. Aslında bu ördekli Cacciatore. | Open Subtitles | كنت أعرف أنها ستعجبك، في الحقيقة إنها بطة |
| Aslında bu, senin affedilebilir tek özelliğin. | Open Subtitles | في الحقيقة إنها الميزة الوحيدة لديك التي تكفر عن كل أخطائك |
| - Aslında burası sizin yetki alanınızda. - Ne? | Open Subtitles | في الحقيقة إنها مسؤوليتك- ماذا؟ |
| - Aslında burası da tropikler, Tony. | Open Subtitles | في الحقيقة إنها من المناطق الإستوائية (يا (طوني |
| Aslında bu yüzden tam istediğimiz adam olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | في الحقيقة إنها ما تخبرني أنك بالضبط ما نحتاج |
| Aslında bu gece müsait değilim. | Open Subtitles | في الحقيقة إنها ليلة ليست جيدة لذلك ماأمرك؟ |
| Siz buna dövme diyorsunuz ama Aslında bu bir doğum lekesi ve doğuştan gelen bir hak. | Open Subtitles | تدعونها بالوشم, ولكن في الحقيقة . إنها وحمةٌ طبيعية |
| Biliyor musun... Aslında, bu benim de en sevdiğim düğme. | Open Subtitles | في الحقيقة إنها المفضلة لي أيضاً |
| Aslında bu Sikhuela | Open Subtitles | في الحقيقة إنها سيكويلا |
| - Evet. Aslında, bu... | Open Subtitles | - أجل في الحقيقة , إنها ... |