"في الزحام" - Translation from Arabic to Turkish

    • Trafiğe
        
    • trafikte
        
    • Kalabalıkta
        
    Kefaletle çıktı ve Trafiğe takılmış. Open Subtitles لقد خرج بكفالة، ولكنه علق في الزحام فقط.
    - Trafiğin yoğun saatleri. Trafiğe takıldık. Open Subtitles إنها ساعة الزروة الآن، نحن عالقون في الزحام
    Trafiğe falan mı takıldınız? Open Subtitles هل علقتوا في الزحام أو شيء من هذا القبيل ؟
    Öğrencilerime bazı şeylerin olduğunu öğretirdim- bilirsiniz bilgisayarlar bazı konularda tam olarak iyi değildirler-- trafikte araba sürmek gibi şeylerde. TED أنا اعتدت ان اعلم الطلاب أن هناك بعض الأمور، كما تعلمون، أجهزة الكمبيوتر ليست جيدة فيها، مثل قيادة سيارة في الزحام.
    Otobandaki trafikte sıkıştığın hâlde tenha bir yer mi diyeyim? Open Subtitles وأنها مكان موحش حتى إذا كنت عالقاً في الزحام على الطريق السريع؟
    Ve bu fare kafalı herifi trafikte yakalayan ben olacağım. Open Subtitles وتعلمين انني ساكون الشخص الذي يمسك خلف رأس المطرقة في الزحام
    Packett acele etmemizi istedi ve Kalabalıkta bizi izleyen imtiyaz sahibine bir şans verdi. Open Subtitles باكيت ارادني ان اتعجل واعطيه الامتياز في الزحام
    Birazdan geleceğim ama Trafiğe takıldım. Görüşürüz, hoşça kal." Open Subtitles إني فقط عالق في الزحام أراكِ قريبًا، وداعًا
    Trafiğe yakalandılar. Open Subtitles لا، لقد تعطلوا في الزحام المروري
    Sanrım aynı Trafiğe takıldık. Burası tam bir keşmekeş. Open Subtitles أظن أننا في الزحام نفسه فالمكان فوضة
    Trafiğe takılmak istemiyorum. Open Subtitles لا أريد السير في الزحام
    Trafiğe takıldım. Open Subtitles أنا عالق في الزحام.
    Gerçekten Trafiğe takılmıştık... Open Subtitles في الواقع لقد كنا عالقين في الزحام...
    O yol yapımı yüzünden, dostum iki saat boyunca trafikte mahsur kaldım. Open Subtitles فيالخارجهناك يا رجل، أنا علقت في الزحام لساعتين.
    trafikte sıkışmak özel gün için utanç verici olurdu. Open Subtitles سيكون شيئا محزنا أن تقضي يومك المميز وأنت عالق في الزحام المروري
    Selam, trafikte sıkıştım seni arayayım dedim. Nasıl gidiyor? Open Subtitles إنني عالقة في الزحام كيف تسير الأمور لديك؟
    trafikte sıkışıyorum -- kötü, kötü trafik. TED و أعلَقُ أحياناً في الزحام -- زحامٌ شيطاني ، شيطاني جداً.
    Ve yemek pişirmeyi, temizlik yapmayı, kuyrukta beklemeyi, trafikte sıkışmayı bitirdiğim zamanlar, partnerim ve ben, bir araya geliyoruz ve çılgınca eğlenmeye karar veriyoruz. TED وبعد الإنتهاء من الطبخ والتنظيف والوقوف في الصفوف والوقوع في الزحام ، أنا وصديقي ، نجتمع ببعضنا ونقرر أننا نريد بعضاً من المتعة المجنونة والجامحة.
    ve her şehirli Hintli gibi ben de işten eve giderken trafikte takılı kalıyordum. Bu zamanı WhatsApp'ta ikizimle görüntülü görüşme yaparak geçiriyordum. TED وعندما قطعت مسافة طويلة عودة للبيت مثل معظم الهنود في المناطق الحضرية وكنت عالقة في الزحام قضيت الوقت في المكالمات المرئية على الواتس أب مع توأمي.
    Kalabalıkta sakata gelmeyiz. Herkesin önünde bize saldırmayacaktır. Open Subtitles سنكون بخير في الزحام ولن يستطيع مهاجمتنا أمام الجميع
    Ama görebildiğim kadarıyla arka Kalabalıkta halktan kadın ve erkekler vardı. Open Subtitles لكن و بقدر ما كنت أرى فلقد شاهدت أولادا وبناتا عاديّون، يقفون في الزحام ورائهم

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more