| Sana ne söyleyeyim bilmiyorum. - uçakta her yeri aradık. | Open Subtitles | لا أدري ما اقوله لكِ، تفحصنا كل شيء في الطائرة |
| uçakta bizi bulmalarını sağlayacak yaygarayı koparacak bir verici var. | Open Subtitles | هناك جهاز إرسال في الطائرة يفترض أن يقودهم إلينا مباشرة. |
| Ama uçakta yanımda oturan genç adamda bir kopyası vardı. | Open Subtitles | لكن الشاب الذي جلس بجانبي في الطائرة كان لديه نسخة |
| uçakla taşıma sırasında kazara patlamaması için durma mekanizması var. | Open Subtitles | تمنع القنبلة من الانفجار عرضياً ينما يتم نقلها في الطائرة |
| Duraklarda ben uçakla ilgilenirim. | Open Subtitles | إسمع في التوقفات القصيرة أنا أبقى في الطائرة |
| Ama hepsi oldu. Ben de uçaktaydım. | Open Subtitles | لكنّ الأمر حدث، و قد كنتُ في الطائرة و حاولتُ إيقافها |
| 22 saattir uçaktaydım adının ne olduğu hiç umurumda değil evlat. | Open Subtitles | لقد كنتُ في الطائرة لمدة إثنين وعشرين ساعة لا أكترِث لإسمكَ يا فتى |
| Ceseti uçağa koymak, kanı temizlemek ve cesedi uçaktan atmak. | Open Subtitles | لوضع الجسد في الطائرة غسل الدم ودفع الجسد عن الطائرة |
| O da bana: "New York'tayım çünkü daha önce hiç New York'u görmemiştim" dedi. "Kendine bir uçak ayarla! | Open Subtitles | قالت : "أنا في نيويورك لأنني لم يسبق لي أن أذهب إلى نيويورك من قبل " "أركبي في الطائرة! |
| Aslında bu iş, kompozit malzemeden oluşan bu parçanın uçakta hali hazırda var olan yerlere takılmasıyla olur. | TED | كيف يعمل هذا نود تثبيت هذه القطعة من المواد المركبة في هذه البقع الموجودة التي هي بالفعل في الطائرة. |
| Tebrikler! uçakta okuduk. Çok hoş! | Open Subtitles | تهانيي عزيزتي ، لقد قرأنا الخبر و نحن في الطائرة ذلك رائع |
| uçakta olduğumuz sırada kusmuk torbasının üstünü okumaya başladığımı fark etmedin mi? | Open Subtitles | أعني, ألم تلاحظ في الطائرة عندما بدأت تتحدث بدأت أقرأ ما مكتوب على كيس التقيؤ |
| Bu sabah buradaydı ama sen uçakta değildin. | Open Subtitles | . لقد كان في المطار هذا الصباح، لكنك لم تكن في الطائرة |
| İnsülinin uçakta. Uçuşta vereceğiz. | Open Subtitles | حسنٌ, الأنسولين الخاص بك بالداخل, سوف نعطيه لك في الطائرة |
| İlk uçakla hemen Almanya'ya giderdim. | Open Subtitles | سأكون في الطائرة التالية المتجهة إلى إلمانيا |
| İlk uçakla hemen Almanya'ya giderdim. | Open Subtitles | سأكون في الطائرة التالية المتجهة إلى إلمانيا |
| Her neyse uçaktaydım, iki bebek vardı ve uçuş boyunca ağlıyorlardı. | Open Subtitles | على كل حال, كنت في الطائرة وكان هنالك طفلين وكانا يبكيان طوال الوقت |
| Bütün gün uçaktaydım. Çok yorgun ve kirliyim. | Open Subtitles | كنت في الطائرة طوال اليوم أنا مرهقة ومتسخة |
| Bay Laszlo'nun bavullarını bul ve uçağa koy. | Open Subtitles | احمل أمتعة السيد لازلو وضعها في الطائرة. |
| Bay Laszlo'nun bavullarını bul ve uçağa koy. | Open Subtitles | احمل أمتعة السيد لازلو وضعها في الطائرة. |
| Burada uçak yok. Burası tren istasyonu. | Open Subtitles | لا يمكنكِ الركوب في الطائرة من هنا هذه محطة قطار. |