| Fakat olan şey şu gibi görünüyor, yapay zekâ otoyolda giden kamyonları saptamayı öğrenmişti, yani kamyonları arkadan göreceğimiz bir şekilde öğrenmişti. | TED | لكن ما يبدو وكأنه حدث هو أنه تم تدريبه للتعرف على الشاحنات في الطريق السريع حيث قد تتوقع رؤية الشاحنات من الخلف. |
| Hoke, geçen gün otoyolda aklıma sen geldin. | Open Subtitles | فكرت بك ياهوك ذلك اليوم وأنا في الطريق السريع |
| Ne zaman birini otoyolda görsem, hangi akla hizmet böyle bir şeyi yapmak istediğini anlamak için şoförün gözlerine bakıyorum? | Open Subtitles | عندما أرى أحدهم في الطريق السريع أنظر إلى عينيه متمنياً أن أرى شيئاً يفسر لي سبب فعلته هذه |
| Anlatılanlara göre, insanlar Otoyol'da kayboluyormuş. | Open Subtitles | يقولون بأنَّ الناس يُفقدون في الطريق السريع |
| Otoyol'da hapsolmuş binlerce insan var! | Open Subtitles | لديهم آلاف الناس عالقين في الطريق السريع! |
| Buz ve Todd 'zevke 66. otoyolda vardı'. | Open Subtitles | باز و تود حصلوا على ركلاتهم في الطريق السريع 66 |
| Ateşli silahlar deneme laboratuvarı yüzünden hastalıklı bir grup maymun otoyolda dolaşıyorlar. | Open Subtitles | بسبب حريق في معمل اختبار تابع للجيش ومجموعة من القرود المصابة الهاربة تتجول في الطريق السريع |
| S1W'u bir saat içinde federal bir tesise nakledecekler, ve 153. otoyolda onları kurtarmak için bir fırsat var. | Open Subtitles | إلى الهيئة الفيدرالية في غضون ساعة .. وهناك فرصة لإعتراضهم في الطريق السريع 153 |
| otoyolda 10 arabalık bir zincirleme kazaya gitmemiz gerek. Siz alır mısınız? Tamam. | Open Subtitles | هناك حادثة كبيرة في الطريق السريع أتمانعون لو أخذتموه من هنا؟ |
| Bir iz bulmuşlar ama otoyolda sona eriyormuş. | Open Subtitles | إلتقطوا أثرا. لكنه اختفى في الطريق السريع. |
| otoyolda ilerlerken camdan dışarı attı. | Open Subtitles | لقد رمته من نافذة السيارة بينما كنا نقود في الطريق السريع |
| Araba otoyolda hızla giderken karşı yola geçmiş ve başka bir arabaya çarpmış. | Open Subtitles | سيارة كانت مسرعة في الإتجاه الخاطئ للقيادة في الطريق السريع. فإصطدمتبسيارةأخرى. |
| Hey, 30 numaralı otoyolda şeriften bir tane aldı. | Open Subtitles | جائتني مكالمة من المأمور على الميل 30 في الطريق السريع |
| Ama yaşlandıkça durulmuş, bir gün Los Angeles'ta otoyolda giderken başına bütün bunları değiştirecek bir olay gelmiş. | TED | ثم أصبح مسناً، أصبح أكثر هدوءا، وفي أحد الأيام بينما يقود سيارته في الطريق السريع في لوس أنجلوس كما أخبرني، وذلك عندما تحوّل كل شئ بالنسبة له. |
| Yanı görünen kamyonların otoyolda olmaları beklenmez ve yapay zekâ bu kamyonu gördüğünde, büyük olasılıkla bir yol işareti olarak algıladı ve altından geçmenin güvenli olduğunu düşündü. | TED | ليس من المفترض أن تقود الشاحنات على الجانب في الطريق السريع ولذلك عندما رأى الذكاء الاصطناعي هذه الشاحنة يبدو أنه أدرك أنها من المرجح أن تكون علامة طريق وبالتالي فهي آمنة للقيادة أسفلها. |
| Jeff McCullaugh adında biri geceleyin otoyolda gitmektedir. | Open Subtitles | هناك شخص يدعى جيف ماكالوف. أراد أن يسير في الطريق السريع في إحدى الليالي... |