| Büyükannen bebeğe bakar ve hafta sonu onu görmeye gidersin. | Open Subtitles | وجدتك سوف تقوم بالأعتناء بالطفل ويمكنكِ الذهاب للبيت في العطلة |
| Tüm hafta sonu beni aramaman için ofise katı talimatlar verdim. | Open Subtitles | لقد تركتُ تعليمات مشددّة للمكتب حتى لا يتّصلوا بي في العطلة |
| Çünkü bu sekreterinle geçirdiğin bir hafta sonu değil. | Open Subtitles | كان أجتماع في العطلة الأسبوعية مع سكرتيرتك، أليس كذلك؟ |
| Ama sanırım tatilde seninle gelmem için ısrar etmemenin bir nedeni var. | Open Subtitles | ولكن اعتقد أن هناك سبب لعدم إصرارك أن اذهب معك في العطلة. |
| Bir kız arkadaşım vardı, onu çok seviyordum ve beni tatilde terk etti. | Open Subtitles | كان لدي صديقة وأنا أحببتها لكنّها هجرتني في العطلة. |
| 21 yaşında ilk kez yaz tatilinde Harry Potter'ı okudum. | TED | أول مرة قرأت فيها هاري بوتر كان عمري 21 في العطلة الصيفية من الجامعة |
| Böylece herkes bu tatil sezonu için görevini bilecek. | Open Subtitles | ليفهم الجميع ما يفعلونه في العطلة من واجبات |
| Yine arkadaşlarını görebilirsin istediğin zaman- okuldan sonra veya hafta sonları, turnuva olmadığında. | Open Subtitles | بامكانك ان ترى اصدقائك وقت ما تشاء بعد المدرسة او في العطلة الاسبوعية عندما لا يكون هناك بطولة |
| Bu kediler yüzünden hafta sonu bile bir evden çıkmıyor. | Open Subtitles | لا يترك شقته حتى في العطلة الأسبوعية بسبب قطتيه |
| hafta sonu birkaç arkadaşım gelecek de. | Open Subtitles | سيأتي بعض الأصدقاء لزيارتي في العطلة الأسبوعية |
| Bu hafta sonu ev dolu anlaşılan. | Open Subtitles | نحن آسفون فعلا سيعج المنزل بالناس في العطلة الاسبوعية |
| Bu hafta sonu seni Atlantic City'ye götürmeliyiz. | Open Subtitles | يجب ان نأخذك معنا الى مدينة أتلانتا في العطلة الأسبوعية |
| Bilirsin, ortalıkta dolaşma hafta sonu işim olduğunda o benim yerime geçecek. | Open Subtitles | لتنظيم الزيارات كي تبدّل المواعيد معي عندما أضطر إلى العمل في العطلة الأسبوعية |
| Kızları bu hafta sonu kasabaya indirip dondurma falan alsan iyi olur. | Open Subtitles | أعتقد اننا يجب أن نأخذ البنات الي المدينة في العطلة الأسبوعية و نحضر لهم أيس كريم |
| Satıştaki çocukları hafta sonu için taktik vermek üzere "Smith ve Wo's"a götürdüm. | Open Subtitles | لقد أخذت كل المبيعات و سنحتل المركز الأول في العطلة |
| Evet efendim. Önümüzdeki tatilde o ve Sihir Bakanı'yla beraber ava gitmeyi planlıyoruz. | Open Subtitles | أجل سيـّدي ، في الحقيقة أنوي الـذّهاب للصيد معه ومع وزير السّـحر في العطلة. |
| Evet efendim. Önümüzdeki tatilde o ve Sihir Bakanı'yla beraber ava gitmeyi planlıyoruz. | Open Subtitles | أجل سيـّدي ، في الحقيقة أنوي الذهاب للصيد معه ومع وزير السّـحر في العطلة. |
| Nihayet kızımla tatilde vakit geçirme şansı yakaladım. | Open Subtitles | أخيرا استطعت أن أقضي بعض الوقت في العطلة مع ابنتي |
| Nihayet kızımla tatilde vakit geçirme şansı yakaladım. | Open Subtitles | أخيرا استطعت أن أقضي بعض الوقت في العطلة مع ابنتي |
| Stephanie tatilde o adamla tanışmamızı istiyor. | Open Subtitles | تريد ستيفاني أن نسافر لنقابل غريب الأطوار خلف الشاشة في العطلة. |
| Kız da bunu öğreniyor ve kış tatilinde kıçına tekmeyi basıyor. | Open Subtitles | يمارس الجنس مع كل فتاة يراها الفتاة تكتشف هذا و تهجره في العطلة الربيعية |
| Tekrar göle dönmek. Aile boyu tatil. | Open Subtitles | عالعودة إلى البحيرة العائلة بأسرها سنذهب في العطلة كما اعتدنا أن نفعل. |
| hafta sonları bende kalmaya her geldiğinde. | Open Subtitles | عندما كان يحضر إليَّ في العطلة الأسبوعية |
| Biz de onlara senin yaz tatili için geleceğini söylüyoruz. | Open Subtitles | ونحن نخبرهم أنك ستأتي في العطلة الصيفية |