| Sarayda çalışıyor ve saçını geri alabilecek birine ihtiyacımız var. | Open Subtitles | إنّها تعمل في القصر ونحن بحاجة .لشخص يُعيد خصلة الشعر |
| Onlara saldırmak için bekleyen bir ordu varken onu Sarayda tutmaz. | Open Subtitles | لن يكون في القصر ليس مع جيش ينتظر أن ينزل عليهم. |
| Consuelo Sarayda esir tutulmayacaktı ve Gruda'nın adamlarını bizi ezmekten alıkoyacak silahlarımız olacaktı. | Open Subtitles | ولما حبست ابنته في القصر ولأخذنا السلاح واوقفنا سحق غرودو لشعبنا |
| Maalesef, Sir Arthur Saraydaki görevlerime dönmek zorundayım. | Open Subtitles | لا بد لي من العودة إلى واجباتي في القصر لا حاجة لمرافقتي |
| Hiçbir fikrim yok ama bu kararı almak için Saray'da Bir şeylerin döndüğüne eminim. | Open Subtitles | أنا ليس لدي أي فكرة . لكن يجب أن يكون هنالك شئ مايحدث في القصر لإتخاذهم هذا القرار |
| Logan, Köşkte puro içmene göz yummama rağmen burada da içmeye devam edersen... hayatının geri kalanını kendini altı yaşında bir kız sanarak geçirirsin. | Open Subtitles | لوجان , علي الرغم من تحملي لتدخينك ... هنا في القصر فانك اذا استمريت في التدخين هنا .... فانك سوف تقضي بقية عمرك |
| Babam gelip Sarayda kalmanızı istiyor. | Open Subtitles | والدي أرسلني لأدعوك للبقاء معنا في القصر |
| Karısı ve kızıyla Sarayda asilzade gibi yaşıyordu. | Open Subtitles | لقد عاش مثل الملوك في القصر مع زوجته و اٍبنته |
| Belki onu Sarayda kullanırsınız. | Open Subtitles | ربما أنت يُمْكِنُ أَنْ تَستعملَه في القصر. |
| Ama maalesef bugün ayın 15'i, ve bir başkanı öldürmek için Paris'teki, bir Sarayda randevum var. | Open Subtitles | لكن لسوء الحظ اليوم هو الخامس عشر ولدي موعد في القصر في باريس لاقتل رئيسا |
| Sarayda çalışan bir çocuk vardı. | Open Subtitles | كان هناك ولد ولد من الذين يعملون في القصر |
| Noelde Sarayda bir dans yarışması var. | Open Subtitles | هنالك هذه المسابقة للرقص في القصر عشية عيد الميلاد |
| Sarayda bitkiler hep saksıların içinde. Yaklaşabilir miyiz? | Open Subtitles | في القصر فقط يوجد نباتات أيمكنني ان المسها؟ |
| Bayan Kamay, Sarayda kalabilirsin demişti. | Open Subtitles | السّيدة كاماي قالت بأنّني يمكن أن أبقى في القصر. |
| Sarayda herşeyi bulabileceğini söylüyorlar. | Open Subtitles | يقولون بأنه يمكنك أن تجد أي شيء في القصر |
| Havada devrim kokusu var. Saraydaki diktatör çok acımasız. | Open Subtitles | إنهاالثورةفي الهواء . والديكتاتور عديم الرحمة في القصر |
| Hayır, bilemezsin, Saraydaki o çocuk bendim. | Open Subtitles | لا. لا ، أنت لا تعرف أنا كنت ذلك الولد الذي في القصر |
| Saray'da herşey çok gergin, veliaht prensinin evliliği yaklaşıyor. | Open Subtitles | كل شئ متوتر في القصر بسبب الزواج المقبل لـ ولي العهد |
| Açılış törenini Köşkte yapmıyoruz. | Open Subtitles | نحن لا نقيم حفل خطاب التولية في القصر |
| Sürekli Kalede kalınca canın sıkılır diye düşündüm. | Open Subtitles | خلتُ بأنّه قد يصيبكِ الملل إن بقيتِ في القصر طوال الوقت |
| Gelecekte herhangi biriniz sarayı kargaşaya sürükleyen mesnetsiz söylentilerden dolayı sorumlu tutulursa asıl o kişi bir hain muamelesi görecektir. | Open Subtitles | في المُستقبل أن كان لأحدكُم يد في أشعال شائعات لا مُبرر لها ليثير الأرتباك في القصر فعندها سيتمُ أعتبارهُ كخائن |
| Eski Çar'ın sarayında liderler yoğun bir gündemle toplandı. | Open Subtitles | في القصر القيصري السابق، واجه القادة جدول أعمال مزدحم |
| Manjulika kılığına girip sarayın içinde dolaşır. | Open Subtitles | وبالضبط في ذلك الوقت تهيم في القصر كمانجاليكا. |
| malikâne Cole yaşam, hayatta dolaşıp yenilmiş bu iblisler . | Open Subtitles | كول يعيش في القصر ، المشعوذين الذين قضينا عليهم يمشون هنا |
| Chloe dedi ki konuşmak istediğin için beni malikânede bırakmış. | Open Subtitles | أخبرتني كلوي بأنها تركتني في القصر لأنك أردت مكالمتي |