| Kameraya yanlış kaseti ben koymadım. | Open Subtitles | لقد إكتشفت الأمر أخيراً لم أقم بوضع الشريط الخطأ في الكاميرا |
| Orjinalinde yukarı doğru bakıyor. Yani tam Kameraya doğru. | Open Subtitles | تنظُر للأعلى في النّص الأصلي تبدو جيدة في الكاميرا. |
| Kameraya bakıp adını söyler misin? | Open Subtitles | هل تمانع أن تنظر فقط في الكاميرا وتقول اسمك؟ |
| kamerada bir sorun olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أن هناك أي مشكلة في الكاميرا |
| kamerada bir film ve sırt çantasında on tane daha film var. | Open Subtitles | هناك وأبوس]؛ فيلم سا في الكاميرا وعشرة أكثر في حقيبة. |
| Bu fotoğrafları Zoya'nın bulunduğu yerde, bir fotoğraf makinesinde bulduk. | Open Subtitles | وجدنا الصور في الكاميرا التي أكتشفت بها الجثة |
| - Sanırım kameranın üzerinde bir ışık var. | Open Subtitles | -أظن أن هناك مصباح في الكاميرا |
| Yani normalde olması gerekiyordu, fakat benim salak kardeşim hafıza kartını Kameraya takmayı unutmuş. | Open Subtitles | أقصد، كان لا بد أن يكون فيديو لكن أخي، الغبي نسي وضع بطاقة الذاكرة في الكاميرا |
| Kardeşin, "Benim salak kardeşim hafıza kartını Kameraya takmayı unutmuş." dedi. | Open Subtitles | أخوك قال أنك، غبي نسيت تحميل بطاقة الذاكرة في الكاميرا |
| Bazen yönetmen sırf sandalyeleri çevirmek için Kameraya gidiyor. | Open Subtitles | في بعض الأحيان على المخرج أن يظهر في الكاميرا فقط لكي يدير الكراسي حول المكان |
| Kameraya tamamen farklı bir şekilde bakıyor, sanki sanki sana içinden bakıyormuş gibi | Open Subtitles | تحدق في الكاميرا بطريقة مختلفة كما لو كانت تنظر اليك من الداخل. |
| Televizyonda direkt Kameraya bakan ilk insan bendim. | Open Subtitles | لقد كنت أول شخص في التلفاز قام بالنظر مباشرة في الكاميرا |
| Göğüslerim açık bir şekilde Kameraya baktım ve göndere bastım. | Open Subtitles | نظرت فقط في الكاميرا مع ثديي الخارج وضغطت إرسال |
| Sanırım kamerada bir sorun var. | Open Subtitles | ما زلت اعتقد انها مجرد خلل في الكاميرا. |
| Görebilir miyim? Sanırım kamerada bir sorun falan var. | Open Subtitles | هناك مشكلة في الكاميرا |
| - kamerada bir şey görüyor musun? | Open Subtitles | -هل ترى شيء في الكاميرا |
| Ölümünden iki hafta sonra Chris'in cesedi, avcılar tarafından otobüste bulundu. (Bu portresi fotoğraf makinesinde, tab edilmemiş halde bulundu.) | Open Subtitles | بعد اسبوعين من موت كريس وجد صيادي الموظ جثته في الحافلة, هذه الصورة وجدت في الكاميرا |
| Fotoğraf makinesinde film var, alın şunu! | Open Subtitles | فيلم في الكاميرا تعال خذه |
| - Sanırım kameranın üzerinde bir ışık var. | Open Subtitles | -أعتقد أنّ هناك مصباح في الكاميرا |